29 Kasım 2009 Pazar

iyi bayramlar...

merhabalar herkese...öncellikle geç de olsa herkesin bayramını tebrik ediyorum...bayramların tüm insanlığa huzur getirmesini temenni ediyorum...yani madde ve siyaset kurtulmuş,insanların biraz daha manaya yöneldiği bayramlar diliyorum...

blog ben bayramın ilk gününden beri sınırların kalktığı bir dünye hayal ediyorum ama benim de kafam karışıyor bu hayal sırasında...mesela imparator alexander ın eski dünya için düşlediği kozmopolit kültürü ben de şimdi düşlüyorum...ama yok olacak farklılıklar beni korkutuyor...yaşar kemal in dediği gibi teklikler içindeki bir dünya cehennemden farksızdır...

en azından biz kendimiz milliyetçilik denilen ketum sınırı kaldırıp ''dünya vatndaşı'' olmaya çalışmalıyız....bayramların herkese gelmesini sağlamaya çalışmalıyız..ünzile lerin de bayramı olmalı..

iyi bayramlar...

sağlıcakla kalın...

*bir sezen aksu parçası olan ünzile yi daha güzel yorumladığına inandığım şebnem ferah ın sesinden dinlemenizi istedim...iyi dinlemeler...

25 Kasım 2009 Çarşamba

nobel ödülü,beşiktaş ve süren hastalık....




öncelikle merhaba blog.ben bir beşiktaş taraftarıyım,fanatikmiyim belki eskiden fanatiktim...ama bu üst üste gelen iki galibiyet bana ''sezarın hakkını sezara vermeliyim'' dedirtti.tebrik ediyorum beşiktaşı....




blog bir de ben rüyamda ''nobel barış ödülünü'' aldım...ama ülkeye dönüşte ödülü neden ülkene ithaf etmedin diye hainlikle suçlandım,hani birileri yalnız ve güzel ülkeme dedi ya...ben de tüm insanlığa,tüm dünya vatandaşlarına ithaf ediyordum ödülü(gümüşdikenin kulağı çınlasın)...sevinmiştim rüyamda sabah mutluydum...:)




bir de benim hastalık vardı hala iyileşemedim...ölmeycem gibi ama iyileşmiyorum da...iyileşmek için çabalamıyorum da..hatta hasta halimle grevdeki öğretmenlere destek verdim,halay çektim:)bayramda iyileşirim artık...




sağlıcakla kalın....




22 Kasım 2009 Pazar

güzel havalar...

hastayım blog...ölüyorum...ama hak ettim sanırsam..çıplak ayak gezip üstüme birşey giymezsem,her akşam o halde denizi seyre çalışırsam olacağı bu...ve havalara aldandım...
hiç sevmiyorum hasta olmayı:)kim sever ki:)ama hastayken hep kaçtığım şeyle karşı karşıya kalıyorum.aşık olmak...yazdan beri bir kaçış hadi hayırlısı...
orhan velinin güzel dizleriyle noktalıyorum yazımı hasta ve mağrur bir şekilde...

beni bu güze havalar mahvetti,
böyle havada istifa ettim
evkaftaki memuriyetimden
tütüne böyle havada alıştım,
böyle havada aşık oldum;
eve ekmekle tuz götürmeyi
böyle havalarda unuttum;
şiir yazma hastalığım
hep böyle havalarda nüksetti;
beni bu güzel havalar mahvetti.

sağlıcakla kalın...

21 Kasım 2009 Cumartesi

huzur ve mutluluğu aramak....


blog melankolik havadan kurtulamadım.sınavlar yokmuş gibi birde bu durum.yapmak istediğim şeyleri yapamıyorum blog...çevremde istediğim insanlar yok olanlar da yetmiyor...


şuan içimden en çok ata binmek geçiyor...uçsuz bucaksız çayırlarda dört nala at sürmek...onun hızlı ve sıcak nefesini duyup,sonsuz yeşilin ve mavinin kesiştiği noktaya varmak istiyorum...


bu şuan bir istek olarak kalacak ve yaza kadar gerçekleşmesi de mümkün değil...bunu ilk yaptığımda yeniden doğmuştum sankii çok güzel bir terapi..


sağlıcakla kalın,mutlu yarınlar...


*civan gasparyanın yeni bir ezgisini ekledim,dinlendirici etki yapıyor.iyi dinlemeler...

15 Kasım 2009 Pazar

çocukça hafta sonu...:)


blog cuma günü okul çıkışı dayımlara gittim.ailecek ordaydık,ablam da gelmişti.oturduk yedik içtik.dayımın 2 yaşındaki oğlu ve 1 yaşındaki kızı orglarının başında bize bir konser verdiler:)saat geç oldu eve gidelim dedik ki...dayımın çok sevdiğim oğlu size delim mi dedi:)bende hadi dedim.annesi çantasını hazırladı ve ailesiyle öpüştü ve bize geçtik.birşeyler yedik sonra yatağa geçtik,uyuyalım dedim,televizyon izleyelim dedi.sonra oyun oynamaya başladı.yatakta oynadık sonra annem süt getirdi yeğenine.sütünü içerken uyudu.bende ona sarılarak onun o masum ve sıcak nefesini hissederek uyudum...sabah uyandık kahvaltımızı yaptık...sonra ben dersaneye gittim saat 8 e doğru geldim ve uyuyordu.dayım oğlunu almaya geldi ama uyuduğu için biraz oturup döndü.arada sayıklıyordu blog.hafiften gözlerini de açıyordu,o zaman süt vermek lazımmış.sabaha kadar uyudu,sabah 7,30 da onun sayıklamalarını duydum..uyandım ve süt verdim yine..saat 10 a kadar uyumuşuz..bir baktım beni öpüyor birisi,uyandırmak istemiş...kahvaltımızı ettikten sonra ben yine dersaneye gittim.eve geldiğim de gözüm yine onu aradı.ama gitmişti babasıyla...son zamanlarda en mutlu,en temiz anlarımı onun geçirdim..seviyorum seni yiğidim...sen büyürken hep seninle olucam:).....

11 Kasım 2009 Çarşamba

yağmur deniz ve ağlamak....


mutlu muyum blog belki de...yine ağlama isteği var içimde...bir yorgunluk...hıçkırarak ağlamak istiyorum.bir taraftan yağmur da ıslanıp denizi seyrederken...ama gökkuşağını görüp buruk bir tebessüm de istiyorum...sanırım bunların nedeni biraz da yalnızlık....

8 Kasım 2009 Pazar

balık ekmek,tüyap,martı...


uzun süredir görüşemiyoruz blog.dün yine kitap fuarına tekirdağa gittim.sınıftan arkadaşımla sabah yola çıktık.tren ile haydarpaşaya geçtik ve kadıköy iskelesine yürüdük.deniz vasıtasıyla eminönüne vardık.hava çok güzeldi,özellikle bir hafta önceyi düşünürsek.sonra eminönünde turlayarak,sahaflara uğradık.sahaflarda düzene uymuş nerdeyse hepsi test kitabı ya da popüler kitapla donatılmış,üzüldük.tüyapa geçelim dedik.eminönü iskeleye indik.''balık ekmeğimizi'' yiyip.edirnekapıya çıktık,ordan metrobüs,otobüs ve fuara varış sıralaması doğdu.türk nazisi pamukoğlunun konferansına girip dinlenmeyi düşündük,adam şaka gibi epey güldük.ama konferans bitmeden çıktık.sonra aşağı kitap almaya indik.geçen haftakilere eklemeler yaptım.mesela richard bachın ''martı'' isimli kitabını ''gümüşdikenin'' blogundaki dolaylı önerisine uyarak aldım.şahsına teşekkür ediyorum.kitap ihtiyaçlarımızı tamamladık ve 8 gibi fuardan çıktık.saat 11 geçiyodu eve vardığımda.yorgundum hemen uyudum.o yorgunlukla sabahçı olmama rağmen dersaneye gittim.ve gün bir şekilde geçti.ve kendimi bloga yazı yazarken buldum.sağlıcakla kalın...
*ara gülerin güzel bir fotoğrafını daha paylaşmak istedim.galata balıkçılar....

4 Kasım 2009 Çarşamba

yorum farkı....


bu fotoğrafın sizlerde oluşturduğu izlenimi merak ediyorum...

romayı nasıl biliyormuşuz....

sırasıyla caesar,cicero,catullus ve charon isimlerinin okunuşu nasıldır?

a)sezar,sisero,katullus,çaron
b)çesar,çiçero,satullus,çaron
c)çesar,sisero,satullus,şaron
d)kaysar,kikero,katullus,kharon
e)kayzer,sisero,katullus,şaron

*ntv tarih dergisinin son sayısından alıntıdır...

3 Kasım 2009 Salı

kıssadan hisseler

şuan saat 00.26 blog.komşumuz olan amcamın kızının evinden geliyorum.ölen kuzenimin eşi olan kuzenim de ordaydı.bir kış akşamı sohbeti vardı.kalabalık bir aile ortamı güzel oluyor...

3 kasım benim küçük ablanın doğumgünüydü.en çok kavga ettiğim ama yine aramın en iyi olduğu ablam.iyi ki varsın.iyi ki doğdun....

**yardım istiyorum.ben bir video klip paylaşmak istiyorum nasıl yapıcam onu...

2 Kasım 2009 Pazartesi

ara gülerin çok beğendiğim fotoğraflarından birini ekledim sol tarafta.fotoğrafa yazı da yazıcam ama pek yazı yazıcak durumda da değilim...daha sonra..bu arada ara gülerin güzel bir fotoğraf albümünü buldum ama çok para başka zaman alıcam inşallah:)

*sorunların çözümü üzerine düşündüklerimi bugün yazıcağımı söylemiştim.pazar günü yazmaya karar verdim.sağlıcakla kalın.

1 Kasım 2009 Pazar

sorunlar ve açılımlar üzerine sade vatandaşın düşüncesi 1

blog dün katıldığım altan tan konferansında kürt sorunu ve açılımlar ile ilgili sohbet ettik.benim de paylaşmak istediğim bir kaç düşüncem var.burda sosyo-politik yazılar yazıcağımı da söylemiştim.

ilk önce kürt sorununu ele alırken sadece 12 eylül sonrasına bakmak olmaz.şuanki ergenekonun temelleri olan ittihat ve terakkiye gitmek lazım.bu ırkçı turancı örgüt osmanlıda başaramadığı ırki devleti türkiye cumhuriyetinde hayata geçirmek istediler.önce atatürkün çevresindeki insanları,arkadaşlarını saf dışı bıraktılar ve sonra da atürkü pasifize ederek ipleri ellerine almaya başladılar.atatürk ölene kadar rahat hareket edemediler ama atatürkün ölümünden sonra meydan onlara kaldı hatta ülkedeki muhalefette onların içinden çıktı.bundan sonra faşizan tutumlar ve asimilasyon politikaları çok rahat uygulanabilirdi.ama bir engel vardı gayrimüslim azınlık.onları asimile etmekte kullanılacak hiçbir ortak payda yoktu.gayrimüslimlerin göç ettirilmesi daha mantıklı bulundu.ve nihayetinde ''varlık vergisi'',''6-7 eylül olayları'' sonrası gayrimüslim azınlık ülkeyi terk etmeye başladı.doğuda molakanların,güneydoğuda süryanilerin çıkartılması da sağlanınca ilk ayağı tamamlanmış oldu.etnisiteye dayanan bir devlet geliyordu.

zaten diğer etnik kökenlerden gelen insanlarda ortak dinin de etkisiyle türkleştirilebilirdi kolayca ve bu uygulanıyordu(türkçe ezan da bunun ayaklarından biridir).
çerkezler,lazlar,boşnaklar,pomaklar ve diğerleri çok rahat asimile edildi.ama onlara göre daha kalabalık olan kürtler üzerinde bu asimilasyon politikası işle yaramadı.işe yaramamasının bir nedeni de yaşadıkları bölge itibari ile dışarıya kapalıydılar.ve 12 eylül sonrası tamamen yoksa sayma,inkar ve devleti yönetenlerin ''kart kurt'' gibi söylemleri asimilasyon politikasına karşı tepkilerin gelişmesine neden oldu.ve terör örgütü de bu süreçte ülkeyi hırpaladı,yordu.

devletin mezhepsel bir asimile politikası da vardı.bu da şii ve alevileri hatta hanefi mezhebinden olmayan sünnileerin de dini ihtiyaçlarına cevap vermeyen bir diyanet yapısı oluşturuldu.burda da aleviler patlama noktasına geldi.

söyleyeceğim tamamen tekçi bir mantığa itildi devlet politikası.insan modeli dahi tek tipe indirgendi.başı açık,döpiyesli,güzel konuşan kadınlar;takım elbiseli,fötrlü,istanbul beyefendisi erkekler.ama bu tarz politikalar bu coğrafyada işlemezdi.çünkü bu coğrafyada cumhuriyetten önce kurulan son devlet olan osmanlı bile çokçu yapıyı,farklılıklara saygıyı elden bırakmamıştı.ama çokçu yapıdan tekçi yapıya geçirilme ve bu tekçi yapıda dikta etme sorunlar doğurdu.

*yarında çözüm üzerine görüşlerimi yazıcam...bu yazdıklarım bazı kişilerin hoşuna gitmeyecektir ama bunlar benim samimi düşüncelerimdir ki saygı da bekliyorum.hatta ben savcılığa suç duyurusunda bulunan çıkarsa da şaşırmam...:)

tekrar altını çizeceğim bir şey daha var ben atatürkün sorunlarda bir payı olmadığını belirttim ve bu politikaları güden güçlerin atatürkü de pasifize ttiğini söyledim.bu konuda bende hassasım yine tam anlaşılmadıysa açabilirim bu konuyuda ki ileri zamanlarda bunula ilgili yazı yazmayı düşünüyorum.

tekirdağ seyahati

evet blog dün yorucuydu benim için.sabah 8 de uyandım ve beylikdüzü fen bilimlerine gidip sınava girdim.sınavdan döndüm çantamı hazırladım tüyapa yollandım.bu arada havalar çok soğuk ve karla karışık yağmur yağıyodu.ve benim üstümde kazak ve yağmurluk,tarzan gibiydim anlıyacağınız.tüyapa varır varmaz standlarıgezmeye başladım.uykusuz için ayrı bir imza bölümü açmışlardı ve çok uzun bir sıra oluşmuştu.ntv den tarih dergisinin yeni sayısını aldım bu ayda ermeni musikileri var.bu arada ntv bez poşet yapmış sizi gidi çevreciler sizi dedim.sonra altan öymen,atilla dorsay,rıdvan akar ve diğer yazarlarla biraz biraz sohbet ettim.alacağım kitapları aldım ve işaretlediğim konferansların vaktinin geldiğini gördüm.tam çıkıcaktım ki bir gırinpislikçi önümü kesti.para yok dediler kredi kartı olması lazım,bende olmaz canım peşin çalışıyorum dedim.sonra çıktım elif şafağın konferansa kalabalıktı baktım bir teyze ayakta gel otur teyze dedim şaşırdı.ben ayakta aldım notlarımı.ordan çıktım altan tan ve doğu ergilin konferansına gittim.doğu ergil gelmemişti sadece altan tan vardı.açılımlar üzerine güzel bir sohbet oldu ve ben burda bir arkadaş buldum yanımda oturan benden bir yaş büyük bey hukuk öğrencisiymiş.konferanstan çıktık beraber gezdik bir süre bana bir kaç kitap önerdi..sonra timaşın standına gidip altan tan ile biraz daha sohbet ettik.sonra arkadaşla ayrıldık.ben çıktım dışarı deniz otobüsüne giden servise gittim yer kalmamıştı.sonra bir yarım saat bakınayım fuarda dedim.bir kaç kitap daha aldım arkadaşla karşılaştım yanındaki arkadaşlarıyla tanıştırdı beni ve ulaşmak istersem feysbuktan ulaşabileceğimi söyledi.sonra ben tekrar çıktım.ama bu sefer bir korku vardı ya deniz otobüsü seferleri iptal edildiyse.bi dahaki sefere artık dedim avcılara geçtim ordan metrobüs söğütlüçeşme ve tren ile son durak.indim otobüs bekledim ve gelen otobüs son otbüsmüş.evime geldim...yorulmuştum.kitaplara tarih attım birşeylerde yemiştim sonra kitap okuyup uyudum...ama güzel bir gündü....