31 Ekim 2009 Cumartesi

ve abbas geri döner..

döndüm tekirdağdan..orda havalar daha soğuk karla karışık yağmur vardı.yeni kitaplar aldım.ve az önce tarih attım hepsine.ayrıntılar yarın...sağlıcakla kalın...

30 Ekim 2009 Cuma

yolcudur abbas...

bugün ada treni ile söğütlüçeşme,ordan metrobüs ile avcılar ve beylikdüzüne varış.ne için bu tekirdağ yolculuğu tabiki tüyap kitap fuarı için.hadi sağlıcakla kalın....

29 Ekim 2009 Perşembe

fener alayı

bu akşam pek hoşlanmadığım tarzda bir etkinliğe katıldım.ama bulunduğum ortamda mutsuz olmaktansa tadını çıkarmayı yeğlerim.bende meşalemi aldım yürüyorum ama o kadar kötü sloganlar atılıyor ki...hala cumhuriyet benimsenememiş.halbuki bazı şeyleri ispatlamaya çalışmaktansa o günü hakettiği şekilde kutlamak daha doğru olur.''ne abd,ne ab'',''şehitler ölmez vatan bölünmez'',''vatan bizim'',''gün gelecek devran dönecek,akp halka hesap verecek'' veya ''ne mutlu türküm diyene'' tarzı sloganlarla bayram kutlanmaz.onun yerine şarkılar söylenip halaylar çekilmeli.ben sonunda çektim halayımı hatta bir kafkas şovuna geçicektim azeriyle ama tam başladım ki müzik durdu.:)

evet dediğim gibi biz ne cumhuriyeti içimize sindirebilmişiz ne de bu tarz bayramları kutlamayı biliyoruz....

28 Ekim 2009 Çarşamba

mutluluğun resmi

sen, mutluluğun resmini yapabilir misin abidin?
işin kolayına kaçmadan ama
gül yanaklı bebesini emziren
melek yüzlü anneciğin resmini değil
ne mavi yosunlu akvaryumda yüzen kırmızı balığın
ne de al çeperli elmanın

1961 yaz ortasındaki küba'nın resmini yapabilir misin?

çok şükür, çok şükür
bugünleri de gördüm
ölsem gam yemem gayrinin
resmini yapabilir misin üstad?

Nazım Hikmet

*abidin dinonun resmini sayfanın en alt bölümünde bulabilirsiniz.

cumhuriyet bayramı

86 yılını dolduran bir cumhuriyet ve o cumhuriyetin çocuklarından birisi olan ben.ne yazık ki bu güzel gün öncesi güzel şeyler olsaydı.askeriye içinde demokratik olmayan,darbeci zihniyetle hazırlanan eylem planları ortaya çıkıyor.hala kendi yurttaşlarımızla barışmaktan çekiniyoruz.komşularımızla atılan dostluk adımlarına tahammül edemiyoruz.

umut ediyorum ki bu cumhuriyet 100. yaşında bu tarz sorunları aşmış olur.

bayramınız kutlu olsun...

27 Ekim 2009 Salı

terkeme köyünde amca ile komşu kızının sohbeti

-ay gız yogurdu mayettin mi
--eddim ay emmi
-eye nasi ettin
--ay emmi sütü kaynadıp mayeyi çalıftım peşingde sarmalayıftım
-eye neynen örtüfsen
--lelemin tulumunan*
-eye poklı değildi mi
--yok emmi men onu temizleyiftim
-eye nasi temizleyifsen
--eye emmi goycalayıf goycalayıf yele veriftim temiz oluftu
-eye odumu temizlik
--bundan gayri nice olarki ey emmi
-eye men sene ne diyem.men senin özüne gurban men senin ananın sene verdigi temizlige gurban.eye sizin temizlik o ise vay seni alan kişinin halına...

*tulum:erkek iç çamaşırı,don
lele de baba demek

günlerin getirdiği

saygıdeğer blog bugün okul seçimle başladı hiç haz etmediğim insan okul başkanı oldu(bilseydim böyle olcağını ben aday olurdum).seçilen çocuk siyasi görüşü ile prim yapmaya çalışıyor...öğlen ticaret odasına yemeğe gittim yine dönüşü mandalina aldım.almanca dersinde arka eyalet mandalina yedik...okul çıkışı kavga vardı,ama olmadı birşey..blog ben hiç kavga etmem ama orda olmam gerekti.sonra soru bankası almaya gittim.tekrar bizim arkadaşlarla karşılaştım.geçtiğimiz yolda beden işçilerinin durduğu bir kıraathane varmış,tarzım deilller.hatta geçerken biz biri işten dönüyordu sanırım bakındı bize gitti.sonra arkadaşlarla otantik bir yere çay içmeye gittik.ben ayrıldım onlardan dersaneye uğradım bir.

eve geldim yemeğimi yedim gazetemi okudum.sonra vefat eden kuzenimin evine gittik.oğluyla oynadım bir süre...(kuzenimin eşi de kuzenim)zor bir durum ama kuzenim öldüğü gün herşeyden bihaber oğlunun yüzüne gülmek zorunda olmak ve böyle devam etmek..sonra tekrar eve dönüş biraz ders ve bilgisayar.yeni bir kataba başladım bu arada amin malaouf ''doğunun limanları''.sevdalinkayıda okuyorum aynı zamanda.bugün böyle blog sağlıcakla kalın.........

26 Ekim 2009 Pazartesi

ben ve memleketim....

bu aralar memlekete dair umudum zayıfladı.belki üniversite sonrası moskavanın ayazında yaşamanın bir süre iyi geleceğini,nazım çektiği ıstırapları tatmayı düşünüyorum.ama sonra düşünüyorum rahat edemezsin memlekette bir şeyler yapmak istersin diyorum...

beni en çok üzen ise toplumsal her türlü soruna kayıtsız kalan ama milliyetçi duyguları üzerinden prim yaptırtan vatandaşlarım.keşke gereken yerde gösterebilseler tepkilerini....

şimdi bize kuzu olun diyorlar
yarın koyun gibi gütmek için

Can Yücel

25 Ekim 2009 Pazar

bugün efkarlıyım açmasın güller...

şu sılanın ufak tefek yolları
ağrıdan sızıdan tutmaz elleri
tepeden tırnağa şiir gülleri
yiğidim aslanım burda yatıyor

bugün efkarlıyım açmasın güller
yiğidimden kara haber verirler
demirden döşeği, taştan sedirler
yiğidim aslanım burda yatıyor

ne bir haram yedim, ne cana kıydım
ekmek kadar temiz su gibi aydım
hiçkimse duymadan hükümler giydim
yiğidim aslanım burda yatıyor

mezar arasında harman olur mu
onüç yıl hapiste derman kalır mı
azrail aç susuz canın alır mı
yiğidim aslanım burda yatıyor

Bedri Rahmi EYÜBOĞLU

bu şiiri eyüboğlu nazımın ölümü üzerine yazar.12 eylül sonrası zülfü livaneli pariste bu şiire beste yapar.uğur mumcu parise gittiğinde livaneliye yeni bir çalışması olup olmadığını sorar.livaneli de bu besteden bahseder ve dinletir mumcuya.mumcunun gözleri dolar bu sadece nazıma ağıt değil tüm şehitlerimize der ve tüm demokrasi şehitlerine diyip gözyaşlarını siler.bilmezki kendi ölümü sonrası söylenecek bir ağıta ağladığını,kendi ağıtına ağladığını...

bu parçayı her dinlediğimde ürperirim yeni dinlermiş gibi.tüm demokrasi şehitlerimizi minnetle anıyorum....ruhları şad olsun...

24 Ekim 2009 Cumartesi

çocukluk ve aşk

Affan dedeye para saydım,
Sattı bana çocukluğumu.
Artık ne yaşım var ne de adım;
Bilmiyorum kim olduğumu.
Hiç bir şey sorulmasın benden;
Haberim yok olan bitenden.
Bu bahar havası, bu bahçe;
Havuzda su şırıl şırıldır.
Uçurtmam bulutlardan yüce,
Zıpzıplarım pırıl pırıldır.
Ne güzel dönüyor çemberim;
Hiç bitmese horoz şekerim!

Cahit Sıtkı

birden çocukluğumu anımsadım ne kadar saf ve güzelmiş o yıllar...ananeme gittim geçen gün güldük beraber.bana onların orda oturan çocukluk aşkımı anlattı,anımsıyorum ama tam hatırlamıyorum.çocukluk işte ama değişmeyen birşey var aşkın her yaşta saflığını ve temizliğini koruması...

beni bu havalar mahvetti...

üzerimde hiç haz etmediğim bir hava var blog.dolmuş bir durumdayım.ağlamak istiyorum hıçkırarak.sadece ağlamak..

22 Ekim 2009 Perşembe

bana bir masal anlat baba...

bana bir masal anlat baba
içinde bütün oyunlarım
kurtla kuzu olsun şekerle bal

baba bir masal anlat bana
içinde denizle balıklar
yağmurla kar olsun güneşle ay

anlatırken tut elimi
uykuya dalıp gitsem bile
bırakıp gitme sakın beni

bana bir masal anlat baba
içinde tüm sevdiklerim
içinde istanbul olsun

sözleri yavuz turgul ve cengiz onurala ait aynı zamanda cengiz onuralın kendisinin bestelediği hafızalarımızda yer etmiş ve her dinlediğimizde tüylerimizin diken diken olduğu bir şarkı.bu şarkı belki babasını yitirmişler ve baba sevgisi göremeyenler için daha acıdır.ama bunu hepimiz biliyoruz ki babanın bir tebessümü bile çocuğu çok etkiler...babalarımızla yaşanan tüm payşılmışlıklar için gelsin ve şansı olanlar için yeni paylaşımlara bir adım olsun geç olmadan...yazdıklarım bilmeden bazılarımızın acılarını tazelediyse de özür dilerim..

** şarkınıniki farklı yorumunu da ekledim hangisi hoşunuza giderse...

karantina mı katina mı

blog domuz gribi bizim eğlencemiz oldu.bugün öğlen yemeğinden sonra medikal ürünleri satan bir mağazadan maske aldım.on kişi öğleden sonra o maskelerle gezdik okulda.herkes neden taktığımızı sordu,bizde tedbir dedik...birde sınıfımızın yarısı hasta bulaşmasın dimi bizde sağlıklı insanları karantinaya alalım dedik...

21 Ekim 2009 Çarşamba

ben üzerine 2

bilgisi olduğu her konuda kendi düşüncesini geliştirmiştir.kendini beğenmiş,artisin biri mi?öyle olduğumu sanmıyorum.sert ama bir o kadar da yumuşak birisi.kolay kolay bağlanmaz ama bağlandımı birşeye ondan da kopamaz.kolay siler insanları ya da öyle sanar...aslında neyedüğü( ne yediği sözcüğünden gelir) belirsiz bir kişilik.yakın olduğu arkadaşlarının da çözemediği bir şahsiyet....

20 Ekim 2009 Salı

aşk...

AŞK'ın hiçbir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.
Başlı başına bir dünyadır aşk.
Ya tam ortasındadır,merkezinde
ya da dışındadır,hasretinde...

*aşk romanının girişinden....

19 Ekim 2009 Pazartesi

mavi gözlü dev

O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan bir ev.

Bir dev gibi seviyordu dev.
Ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapısını,
çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan evin.

O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Mini minnacıktı kadın.
Rahata acıktı kadın
yoruldu devin büyük yolunda.
Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan eve.

Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
bahçesinde ebruliiiii
hanımeli
açan ev..

Nazım Hikmet

nazımın güzel bir şiiri iyi okumalar...televizyonda mavi gözlü dev isimli film var,kanal d de isteyen izlesin,ben izlicem...

kıyamayız değer verdiğimize...

leman sam bu şarkıyla aslında bizlerin hislerini de dile getirmiş.iyi dinlemeler...

''aşk'' üzerine

elif şafak son kitabı olan aşkı ilk çıktığında,popüler olmadan okumaya başladım ama kuzenim vafat edince yarım kalmıştı.yeniden başladım okudum kitabı.güzel okunulası bir eser.elif şafakın üslubu çok güzel ve özgün.

aşk,beni etkileyen bir eser oldu mevlana ve şems arasındaki manevi bağ ve bu iki değerin aslında evrensel değerler olduğu.bu eserle mevlana ve şemse merak duymaya başladım,tanınması gerektiğini düşünüyorum.

bu eser benim insanlara bakışımı etkiledi.şemsler ve rumiler...düşünenler ve aktaranlar...

17 Ekim 2009 Cumartesi

.....

deli eder insanı bu dünya;
bu gece,bu yıldızlar,bu koku,
bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç

Orhan Veli

15 Ekim 2009 Perşembe

vicdan ve milliyetçilik

edebiyat ve coğrafya öğretmenimle tartıştım blog bu hafta içinde.kendileri milliyetçilik duyguları kabarık insanlar.iyi milliyetçi olmak vicdan sahibi olmayı ve adaleti savunmayı engellemez ya....milliyetçi olun...

bu insanlar bu yaz çinde yaşanan olaylardan dolayı çine hakaret ediyorlar.peki hiç kendi ülkemize bakıyor muyuz?bizim devletimizin faşizan tutumlarını eleştirmeden nasıl başka devletin politikalarını eleştirebiliriz.ben yapınca iyi sen yapıca kötü.bu insanlar ermenilerin topraklarından gönderilmesine ne diyor acaba ya da varlık vergisi,6-7 eylül olayları ve gayrimüslim azınlığın göç süreci,dersim,maraş ve çorum katliamları.bunun yanında madımak faciası,kürtlerin ve alevilerin haklarını alamaması ve diğer tüm farklılıkların yok sayılması.


hani bu tarz milliyetçi insanlar atalarımız derler ya hep.bakın atalarınız dediği gibi yapın bir,önce iğneyi kendinize batırın.barışa atılan adımların da önünde durmayın.

*milliyetçiliği canavar olarak görüyorum.ama bu demek değil ki kültürel ve dil farklılıklarına karşıyım aksine bu zenginlikler yaşatılarak huzur içinde yaşanılan,soy ve sopun önemsenmediği bir dünya hayal ediyorum...

14 Ekim 2009 Çarşamba

gün be gün....

cancağızlarım ben bugüne geç başladım ve sabah biraz koşmadım.akşam yuğmurda yürümüştüm,duş almadan uyudum.sabah uyandığımda duş almadan çıkmanın yanlış olucağını düşündüm veduşa girdim duştan çıkacakken elektirikler gitti ama sabunlu kalmadım yinede.sonra istikamet okul.derse geç kalan ben günü iyi bir şekilde geçirdim.bu arada okuldayken müzik odasında bir türkü duydum hoşuma gitti.''drama köprüsü'' suavi söylüyordu.youtube dan açmışlar.okuldan çıktım gebzede tüm yayınları bulabileceğin tek kitapçıya tudem bayiğine gittik.ntv tarih dergisini aldım ana konu nazımın da etkilendiği ''simavna kadısı oğlu şeyh bedrettin'' ve avrupada cadı yakma .derginin hediyesi de kalan müzik arşivinden seçilmiş yirmi bir kantonun olduğu bir cd.dergimi aldım dersaneye yöneldim biyoloji ve fizik derlerinden çıktım ve istikamat ev.otobüste muavin koltuğundaydım,şoförün yanı.para al üstünü ver yardım ettik şoföre.yemeğimi yedim aynı anda haberlere baktım.gazete okudum ece temelkuran ve hasan pulurun yazılarını karşılaştırdım.sonra çayımı içtim bakkala uğradım o ara adamın biri geldi maç kaç kaç dedi.bende benim takım sizn takıma 2-0 yeniliyor dedim adam yani dedi.ermenistan yeniliyor dedim.adam tip tip baktı biri arkadan gaz verse adam beni linç edicek eve geldim fizik çözdüm.türkçe soru bankasını okulda unuttuğum içinse türkçe çözemedim şimdi internette geziniyorum.sonra kitabımı okuyup uyucam...

bugünün ruhsuz muydu bu kadar derseniz valla böyleydi.duygusal açıdan beni etkileyen pek birşey olmadı....olduysada fark edemedim...

saygılarımla..:)

13 Ekim 2009 Salı

yatak odasında feylosofluk...

ah blog senden bir yardım istiyorum.bende ''yatak odasında felsefe'' isimli bir kitap var.geçen yıl okumuştum.fransız feylosof marquis de sade in marjinal bir eseri.

eser,özgür düşünce ve doğayı yüceltir.çocukken kabul ettiğimiz tüm değer ve yargıları alt üst eder.bunuda daha etkili olsun diye cinsellik üzerinden anlatır.ama bunu anlamak biraz zor oluyor eserde.şöyle söyliyeyim eseri okuyup mantığına inmeden benimseyen biri,sapık ruhlu bir seri katil olur.

nerdsen çıktı bu mevzuu?bir arkadaşım benden istiyor bu kitabı.ama verip vermemek konusunda hala kararsızım çünkü etkilenmesinden korkuyorum:)bu konuda yardım istiyorum,akıl akıldan üstündür...belki yapacağım bir hata yüzünden toplum bir psikopat daha kazanıcak..;)

*merak eden olursa kitabı verebilirim.gerek yok alırız derseniz de alın o zaman...

12 Ekim 2009 Pazartesi

güvercinler uçsun coğrafyamızda....

bendeniz agin sınıftakilerin değişiyle sarkisyan ya da sarkis aginyevan.ermenistan ile geçtiğimiz gün bir protokol imzaladık.sevindim şahsım adına.sonra civan gasparyanın duduğu eşliğinde düşündüm,gözlerim doldu.toplumlar düşünün birlikte yaşayan,farklılıkları beraber yaşamak için engel görmeyen.birden ortaya çıkan milliyetçilik isimli canavarla bozulan düzen.beraber yaşayan insanların birbirlerinin kanlarını dökmesi...acı ve vatandan zorunlu göç...ve yüzyıl öncesinin ruhları hala bazı çevreler tarafından yaşatılmaya çalışılıyor.o ruhları da artık bedenlerinin gömmemiz lazım,bugünü konuşabilmek için.kardeşliğe susamış topraklarımızda geçmişin acılarıyla yaşamak yerine neden barışın egemen olduğu mutlu bir gelecek yaşamayı istemiyoruz...

11 Ekim 2009 Pazar

tik tak tik tak

ah blog ben şu yaşıma kadar bir kere saat sahibi olmuştum o da ilkokulda:)bu zamana kadar ailemin her saat alma denemesinde ben saat fiyatlarını görüp caydım.doğum günüm için benim küçük ablam hediye saat almış.ilk uğraşamam dedim piliydi falan filan.pilsiz çalışıyor deedi.çok paradır o paraya bir sığır alıp keserdik dedim.sen öyle yaparsın dedi.bende teşekkür ettim saatimi takmaya başladım.alıştım da saatime.teşekkür ediyorum ablama.....bu saatin bende ayrı bir yeri olcak...

8 Ekim 2009 Perşembe

umutlarıma bir adım daha...

şu saatlerde 8 ekimin son anlarında aynı zamanda yeni bir yaşa adım atmaya hazırlanıyorum.yürüdüm bu akşam düşünmeden sadece yürüdüm...sonra baktım geçen yaşıma ama geçenle ilgilenmek pek huyum değildir.yeni gelene,tertemiz yaşıma baktım ve aktör olarak dizginlere daha sıkı yapışmam gerektiğini düşündüm.kafa karşıklıklarım,şüphelerim ile adım atmayı sevmem çünkü yeni adımımda da daha yeni şüphe ve karşıklıkların beni beklediğini biliyorum ve her adımımı kendimden emin atmaya çalışıyorum.bu büyük bir adım olucak.

umutlarıma yaklaşmanın heyecanı içerisinde olmak ayrı bir durum.istediğim üniversite,ideallerim,güzel günler ve aydınlık yarınlar...bu yaşımın bu isteklere atılmış bir adımım olması temennisiyle...

6 Ekim 2009 Salı

vejetaryenizm....

bugün sınıfta vejetaryenlik sözcüğü geçti.bir an kendimi vejetaryen olarak düşündüm ki yaşayamayacağımı anladım(mübağala).ama bu inandığım bir benzetmem,aseksüellikle vejetaryenlik eşdeğerdir.
paylaştığım bu ezgiye aşinasınızdır.ben bu ezgiyi bir de ünlü ermeni duduk virtüözü civan gasparyan dan dinlemenizi istedim.tarihin düşman ettiği ortak değerler taşıyan toplumların bir ortak değeri daha iyi dinlemeler....

biraz sıkılabilirsiniz.ama inanın bu kayıdı ilk kez dinledim bende giriş ve sondaki farklı ezgilerde bu coğrafya insanına tanıdık...

5 Ekim 2009 Pazartesi

sohbet tadında...

ahh blog ah içsel bir yolculuğa çıktım.heralde bunu dışarıyada yansıtıyorum zira felsefe öğretmenim benim için ''bakın o da kaç gündür leyla'' dedi.mutsuz muyum hayır tam aksi mutluyum.kendimi kandırmaya çalışmıyorum artık.istediğim gibi yaşamak yolunda adımlar atmaya daha kararlı bir şekilde devam edicem.sorarım hep bazen kötü olur bu.ama cevap almak tekrar sormak isterim maddi ve manevi boyutta da.reel konularda çok sormam hıncal uluça benzetilmeme neden olsa da ben sormaya devam edicem.

içimden geldiği gibi hareket ediyorum.istediğim zaman sıramda ya da bir bankta uzanıyorum.defter tutmuyorum.sınava esir olmayıp sınavı kendime esir etmaya çalışıyorum.ve bunular gibi birçok şey...

bugün beni çok mutlu eden birşey yaşadım.öğlen okul kapısından çıkar çıkmaz bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başladı.bu bana eşsiz bir haz ve mutluluk verdi.yağmuru seviyorum ve şuan dua ediyorum sabah koşarken de yağmur yağsın diye...

4 Ekim 2009 Pazar

başlasın etkinlikler...

sabancı gösteri merkezi,etkinliklere başladı ve açılış süper.perşembe günü yeni türkü konseri,21 ekimde de mfö var...http://sgm.sabanciuniv.edu/tr/

2 Ekim 2009 Cuma

iyiki doğdun gandhi:)

önderler,toplumların manevi değerleri olurlar.gandhi verdiği mücadele ile hem kendi toplumuna hem de başka toplumlara örnek olmuştur.gandhi hala hindistanda yaşamakta felsefi olarak ve insanlık tarihine yazdırmış bulunmakta.nice yıllara...

"Umutsuzluğa düştüğümde tarih boyunca doğruluk ve sevginin her zaman kazandığını hatırlarım. Tiranlar ve katiller olmuştur, hatta bir süre yenilmez sanılmışlardır ancak sonunda her zaman kaybederler, düşün bir her zaman."

"Çılgınca tahribatı totaliterlik nedeniyle ya da özgürlük ve demokrasi adı altında yapmak ölüler, yetimler ve evsizler için ne değiştirir?"

"Göze göz ilkesi tüm dünyayı kör eder."

"Uğrunda ölmeyi göze alacağım bir çok dava var ama uğrunda öldüreceğim hiç bir dava yoktur."

gandhinin felsefesini bu güzel sözleri çok iyi açıklıyor....

1 Ekim 2009 Perşembe

günümmm...

bugün yorulmadım blog ama içimde fırtınalar koptu.bir şeyin tetiklemesi yeter.ama kendimce güzel bir gündü yinede.üç dersim boştu.birinde soru çözdüm diğerinde oturağa uzandım ve dinlenmek istedim ama sınıftaki gürültü buna izin vermedi.bu sırada fırtına devam ediyordu.öğleden sonraki boş derste bahçedeki banka uzandım ve gökyüznü seyrettim.mavinin verdiği huzur beni dinlendirdi de adeta.sonra dersane ve dersaneden çıktıktan sonra aşk mağduru arkadaşımla bir saat yürüdüm ve eve gedim.bundan sonra çabuk geçen mühim olmayan işlerle uğraştım.uyumaya hazırlanıyorum ama kitap okuyacağım.sabah erkenden kalkıp sütümü içip koşuya çıkıcam sonra duş ve okul....

emektarın kazığı...

dizüstü bilgisayarı kullanamayorum hafta başından beri.bende emektar masa üstüne döndüm.ama bu bilgisayarla bir bloga yorum yapamadım ve kumanda paneli dışında yeni kayıt sayfasını açamıyorum.format atılması gerekiyor emektara...