31 Aralık 2009 Perşembe

mutlu yıllar...

yeni bir yıl bizi bekliyor...umarım yeni yıla kendinize bir şeyler katmış olarak,yeni ve temiz bir sayfa açarak girersiniz...yoksa değişen bir şey olmayacaktır artan sayı dışında,siz size bir şey katmadığınız sürece...umarım bu yeni yılda güzeli ve iyiyi yazarsınız sayfanıza...bu yıl insanlığa huzurun ve barışın geldiği yıl olsun...

mutlu bir yıl diliyorum...aydınlık ve güzel yarınlar...
iyi seneler...

sağlıcakla kalın...

30 Aralık 2009 Çarşamba

ruz-ı agin

merhaba...bu aralar doluyum,dokunsanız ağlayacak durumdayım..bilemiyorum nedir bu halim?geçer diyorum ve bekliyorum....ağlayarak...

bugün arkadaşlara yazı yazdım yıllık için...zor iş...ama gelenek olmuş,isteyene de yazıyorum kırmamak için...

yılbaşı çekilşi yapılmış,ben yokken gıyabımda beni de eklemişler...arkadaşa hediye aldım bir de bugün..bana kitap alsınlar diyordum,bir süredir tek sığınağım,sırdaşım kitaplar çünkü...şansıma arkadaş kitap aldı...yarın verecek ama biliyorum..

sağlıcakla kalın...

29 Aralık 2009 Salı

yaşamaya dair 1

Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak. Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde. Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.

Nazım Hikmet 1947

27 Aralık 2009 Pazar

.......!

merhaba..bugün bir cenazede bulundum..direk öleni tanımıyorum...ama ne bileyim dayanamıyorum ölümlere gitmelere yaşlar akıveriyor gözümden...

wakan tanka blogunu kapatma kararı almış bu beni üzdü...yorum yapmayacaktım ama dayanamadım..inşallah yeni bir karar alır ve kapatmaz...teşekkürler wakan tanka...

glaskas ın son yazısından bir önceki yazısı hayal kırıklığına uğratmıştı beni...ama bugünkü yazısı sevindirdi beni...mutlu birliktelikler diliyorum...

gümüşdiken dün akşam beyaz şarap içmiş,biraz sertmiş ve tadını beğenmemiş...ne diye her zamanki gibi karadut şarabını içmedinki..çok mu karıştım işine ..pardon..güzel günler seninle olsun...hayat sanada gülsün...

the summerson arıyordu aşkını acele ediyor sanırsam...aşk gelir bulur seni..birde ben onu hiç kilolu düşünmemiştim bir yazısında kilolu olduğunu söylemişti...hayat güzel insanlarla karşına gelsin...

kırmızı balon vardı bir de güncel adıyla şato sakini..ağzı ne kadar bozuk dimi...bu konuda kendini toparlamalı..bu aralar bir boşluk içinde kurtulmuştur umarım...hayat ona güzel...

*ne miydi bunlar...bende bilmiyorum doğaçlama gelişti her şey...

26 Aralık 2009 Cumartesi

sevgi ve dostluk...








Kavgayı bir yaprağin üzerine yazmak isterdim,
sonbahar gelsin yaprak dökülsün diye.



Öfkeyi bir bulutun üzerine yazmak isterdim,
yağmur yağsın bulut yok olsun diye..




Nefreti karların üzerine yazmak isterdim,
güneş açsın karlar erisin diye..




..ve D o s t l u ğ u
..ve S e v g i y i
Yeni doğmuş tüm bebeklerin yüreğine yazmak isterdim
Onlarla birlikte büyüsün bütün dünyayı sarsın diye..
Yılmaz GÜNEY

25 Aralık 2009 Cuma

konferans..

merhaba,bu akşam ismi lazım değil bir örgütün düzenlediği bir konferansa katıldım...misafirleri işgüzar tarihçi yusuf halaçoğlu idi...bu şahıs tarih kurmunun eski başkanıydı...bu konferansı görünce tarih kurmunun zihniyetini ve resmi tarihin nedenini anlıyorsun...adamı suçlamam çünkü o cumhuriyetin ilk yıllarından beri istenen portrede türkçü anlayışa sahip bir akademisyen...

konferansa arkadaşlarla gittik...en azından şahsım ve mustafanın milliyetçi olmadığını biliyorum...bizim okuldan bir kaç öğrenci daha vardı ön sıralarda konferans öncesi bir tartışma ortamı oluşturduk...insanların biraz hoşuna gitmiş..

konferans ve ortamdan hoşlandım mı hayır..birbirlerinin milliyetçi duygularını kabarttılar sadece....ama ben kendimce çıkarımlarda bulunurum...daha iyi objektif bilimadamları olan ülke temennisiyle...

sağlıcakla kalın...

22 Aralık 2009 Salı

.......


esen lodoslarda depreşir yüreğim
kanar kabuk bağlamış yaram
sineme vuran sıcak
bana seni hatırlatır...

üzerine gelen ayaz yakar yaramı
uyuşturur yüreğimi
sinemde bir sızı
sana sevgimi ve ihanetini hatırlatır...

kabuk bağlamış yaralar geçsede
izi daima kalır..
ihanetin ve sevgim orada hep duracaktır...

21 Aralık 2009 Pazartesi

nerdesin...


Geceleyin bir ses böler uykumu,

İçim ürpermeyle dolar:-Nerdesin?

Arıyorum yıllar var ki ben onu,

Âşıkıyım beni çağıran bu sesin.

Gün olur sürüyüp beni derbeder,

Bu ses rüzgârlara karışır gider.

Gün olur peşimden yürür beraber,

Ansızın haykırır bana:-Nerdesin?

Bütün sevgileri atıp içimden,

Varlığımı yalnız ona verdim ben.

Elverir ki bir gün bana, derinden,

Ta derinden, bir gün bana "Gel" desin.


Ahmet Kutsi TECER

18 Aralık 2009 Cuma

Anlatamıyorum...




Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma,ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var,biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım,duyuyorum;
Anlatamıyorum.

Orhan Veli

17 Aralık 2009 Perşembe

yıllanmışız be....


merhabalar...:)bugün yine uykusuz bir şekilde okula gittim...yıllık için çekimler yapılcaktı.ben istemiyordum yıllığa katılmayı ama arkadaşlar söylendi...:)eee malum yıllık fotoları kep ve cüppe ile çekiliyor.ama kep benim kafada durmadı,uzamış kıvır saçlarımdan dolayı...ancak üç tane tel toka ile tutturduk...çekildim fotoyu ki hiç sevmem fotoğraf çektirmesini....özellikle poz vermeyi....


bir de yıllığa yazılar yazılcak...ben karar verdim kendi yazım olucak ilk...sonra da az sayıda yazı...bloggerlardan da yıllık için yazı istersem şaşırmam:)


sağlıcakla kalın...

14 Aralık 2009 Pazartesi

''martı''dan....


merhabalar,bilirsiniz ki gümüşdiken abi martı isimli kitabı okumanızı fırsat buldukça önerir...ben bu kitabı ilk yazısını okuduktan sonra alıp okudum ve bir kaç not aldım,bunlardan bazılarını sizlerle paylaşıyorum...


''...hayır jonathan,böyle bir yer yok.cennet bir yer bir mekan değildir,bir zaman dilimi değildir.cennet öğrenmektir,mükemmelliktir......''


''...en iyi hıza ulaştığın an,cennete de ulaşmış olacaksın jonathan.ve bu saatte bin mil,bir milyon mil hızla ya da ışık hızıyla uçmak anlamına gelmiyor.çünkü rakamlar sınırları belirler;iyinin,mükemmelin sınırları yoktur.mükemmel hıza ulaşmak oğlum,orada olmak demektir......''


''mükemmelliği küçümseyen martılar yavaştır,hiçbir yere gidemezler.mükemmele ulaşmak için uçanlar ise hızlıdırlar ve her yere gidebilirler.unutma,jonathan,cennet bir zaman dilimi ya da bir mekan parçası değildir,çünkü zaman ve mekan kavramları anlamsızdır.cennet....''


bu öyküyü okumanızı ısrarla öneriyorum.bu öykü hayata bakışınız üzerinde değişikliklere neden olacaktır...ben öyküyü okuduktan önceki ve sonraki ''bana'' bakınca bunu anladım...gümüşdiken abiye tekrar teşekkürlerimi sunuyorum..


sağlıcakla kalın...

13 Aralık 2009 Pazar

hey özgürlük....

HÜRRİYET

Okul defterlerime
Sırama ağaçlara
Kumlar kar üstüne
Yazarım adını

Okunmuş yapraklara
Bembeyaz sayfalara
Taş, kan, kağıt veya kül
Yazarım adını

Yaldızlı tasvirlere
Toplara tüfeklere
Kralların tacına
Yazarım adını

Ormanlara ve çöle
Yuvalara çiğdeme
Çın çın çocuk sesime
Yazarım adını

En güzel gecelere
Günlerin ak ekmeğine
Nişanlı mevsimlere
Yazarım adını

Gök kırpıntılarıma
Güneş küfü havuza
Ay dirisi göllere
Yazarım adını

Tarlalara ve ufka
Kuşların kanadına
Gölge değirmenine
Yazarım adını

Fecrin her soluğuna
Denize vapurlara
Azgın dağın üstüne
Yazarım adını

Bulutun yosununa
Kasırganın terine
Tatsız kaba yağmura
Yazarım adını

Parlayan şekillere
Renklerin çanlarına
Fizik gerçek üstüne
Yazarım adını

Uyanmış patikaya
Serilip giden yola
Hınca hınç meydanlara
Yazarım adını

Yanan lamba üstüne
Sönen lamba üstüne
Birleşmiş evlerime
Yazarım adını

İki parça meyveye
Odama ve aynaya
Boş kabuk yatağıma
Yazarım adını

Obur köpekçiğime
Dimdik kulaklarına
Acemi pençesine
Yazarım adını

Kapımın eşiğine
Kabıma, kacağıma
İçimdeki aleve
Yazarım adını

Camların oyununa
Uyanık dudaklara
Sükutun ötesine
Yazarım adını

Yıkılmış evlerime
Sönmüş fenerlerime
Derdimin duvarına
Yazarım adını

Arzu duymaz yokluğa
Çırçıplak yalnızlığa
Ölüm basamağına
Yazarım adını

Geri gelen sağlığa
Kaybolan tehlikeye
Hatırasız ümide
Yazarım adını

Bir tek sözün şevkiyle
Dönüyorum hayata
Senin için doğmuşum
Seni haykırmaya

Hürriyet

Paul ÉLUARD
Çeviri: Melih Cevdet ANDAY - Orhan Veli KANIK

Şiirin Aslı: Liberté

*bu şiirin sözleri livaneli tarafından değişiklikler yapılarak bestelenmiştir...ekledim şarkıyıda iyi dinlemeler...

12 Aralık 2009 Cumartesi

sade vatandaşın öfkesi..

ÖLÜ ASKER
- Kimin kurşunu öldürmüş onu?
- Bilen yok.
- Nereliymiş?
- Jovellanos' lu diyorlar.
- Nerede bulmuşlar?
- Yolun yanında yatıyormuş, öteki askerler görmüş.
- Kimin kurşunu öldürmüş onu?
Gelip öpüyor onu nişanlısı;
anası geliyor sonra ağlıyor.
Sonra da yüzbaşı çıkageliyor.
bağırıyor:
- Gömün onu!
Dan! Dan! Dan!
GİDİYOR ÖLÜ ASKER.
Dan! Dan! Dan!
YOLUN YANINDA BULMUŞLAR ONU.
Dan! Dan! Dan!
BİR ASKERDEN NE ÇIKAR.
Dan! Dan! Dan!
DAHA NE ASKERLER VAR BİZDE.
Nicolas GUILLEN
Çeviri : Ülkü TAMER

şair ne güzel işlemiş değil mi?insan hayatının ucuzluğunu...siyasiler ve rütbeliler ne kadar umursuyor öleni ya da kan isteyen milliyetçilik denilen hastalık sahibi insanlar...

birde şu ekmek parası için ölen insanlarımız ne kadar ucuz hayatın esiri oldular...olay yerine gelen bir yetkilinin makam aracını yıllarca çalışsa alamaz onlar istedikleri bir sıcak ekmekti....

öfkeliyim ülkeme...

sağlıcakla kalın...

11 Aralık 2009 Cuma

kıssadan hisse

“Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için tanrıyı kullanırlar.” İtalyan Düşünür Giordino Bruno

10 Aralık 2009 Perşembe

hem yaparım hem yerim...


blog ben üniversiteye hazırlanıyorum..kendimi aşçılık yönünden de hazırlıyorum aynı zamanda birkaç yemeği yapmasını öğrendim..sırada yeni bir deneme var...


yukarıdaki mutfağa çıktım annem balık kızartıyor...o öyle yapılmaz dedim..oda sen hiç bir şey beğenmiyorsun dedi ve ekledi haftaya sen yap dedi..sonra aşağıda sofrada yemek yerken babama söyledi..ben de tamam haftaya size karadeniz usulü hamsi tava yapacağım dedim...yüzümün akıyla vericem bu sınavı...:)




sağlıcakla kalın...

8 Aralık 2009 Salı

iyi ki doğdun...




saat 24,00 ı geçiyor...serkanın doğum günü..




insanların doğumlarını anlamlı kılan kendisidir..anlamlı bir yaşama sahip olmanı temenni ediyorum..yeni yaşının sana yeni şeyler katmasını ümit ediyorum..yaşamına bir güneş doğsun...saf ve iyi bir dostsun iyi ki doğdun...çok güzel cümleler kurulur ama özdeyim ben süste değil:)




aydınlık ve güzel yaşlar....


*yeni türküden güzel bir parça senin için:)

mim,sevgilinin dudağıdır...:)

merhaba,kırmızı balon da bizi mimlemiş....bu mimdeki sorular taraf gazetesinin arkasında yer almakta...

En sevdiğiniz kelime nedir?
barış

En nefret ettiğiniz kelime nedir?
şövenizm

Sizi ne heyecanlandırır?
yeni olan her şey...

Heyecanınızı ne öldürür?
yeni olanın,kafam da canlandırdığımla uyuşmaması...

En sevdiğiniz ses nedir?
doğanın sesi ve ney sesi...

Nefret ettiğiniz ses nedir?
tıssslayan insan sesi:)

Hangi mesleği yapmak istemezsiniz?
askerlik ve polislik

Hangi doğal yeteneğe sahip olmak istersiniz?
iyi bir müzisyen ya da aşçı olmak...

Kendiniz olmasaydınız kim olurdunuz?
kendim olurdum..

Nerede yaşamak isterdiniz?
ben olabileceğim her yerde...

En önemli kusurunuz nedir?
asabiyet...

Size en fazla keyif veren kötü huyunuz hangisi?
sürekli sorma isteği...

Kahramanınız kim?
ben...bir de martı jonathan livingston...

En çok kullandığınız küfür nedir?
godoş,sığr....

Şu anki ruh haliniz nasıl?
parçalı bulutlu...

Hayat felsefenizi hangi slogan özetler?
yok öyle bir söz ama..aklıma bir slogan geldi yazayım onu.. her şey güzel olacak...

Mutluluk rüyanız nedir?
çok vardı bu sefer başka birini yazayım..teknem ile açık denizlere yol almak...

Sizce mutsuzluğun tanımı nedir?
inasanın yaşadığını farkedememesi...

Nasıl ölmek istersiniz?
uyku da ölmek isterim....

Öldüğünüzde cennete giderseniz Tanrı’nın size kapıda ne söylemesini istersiniz?
söze gerek yok...

saygılarımla...

sağlıcakla kalın...

7 Aralık 2009 Pazartesi

mimlenmiştim...

merhabalar,glaskas abimiz mimlemiş bizi yapmamak olmaz...

gerçek ismin ne?
agin:)

Kaçlısın? Nerde doğdun?
1992-kartal

Kaç kişilik bi ailesiniz?Kardeş durumları ne?
5 kişi.iki ablam var(tatlı belalar)

Hangi şehirde yaşıyorsun?
kocaeliydi sanırsam ama pek gtimişliğim yok şehir merkezine:)

Nerelisin?
çok önemliyse söyliyeyim,kars...oraya nerden gelmişlere girmiyorum...:)

Nerde ne okuyorsun? Kaçıncı sınıfsın? Yada ne iş yapmaktasın?
bir anadolu lisesin de son sınıftayım,tm öğrencisiyim aynı zamanda...

Bi lakabın var mı?
vardır belki,koyun kafa diyenler var,brokoli kafa,ermeni,sarkis,mason....çok aslında en eskisi temel...mahallenin muhtarların da kahveci vardı ya kıvırcık adı temeldi.bana da öle dedikleri de olmuştu..birde dayım ve ablamın seslenme şekilleri var o kalsın...ama tosun diyor ananem onu söyleyeyim...

Kariyer ve izdivaç planın ne?
kariyer de kendimi memleket meselelerine adamak istiyorum..aktif siyaset onun dışında para kazanmak istersem ne iş yaparım düşünmedim...para kazanmayı hiç düşünmedim ki zaten:)
evlilik henüz erken ama illa resmiyete gerek yok....6 çocuk 6 ayrı kişiden de olur tek eşten de:)

İlişkin var mı? Ne tarz bi ilişki? Nereye doğru gidiyor? Neyinden memnunsun neyinden değilsin?
ilişki yok,ilişki zamanı mı....

Hangi ünlü sevgilin olsun isterdin?
aklıma burcu esmersoy geldi....:)

Kaç sevgilin oldu?
önemi yok..skoru önemseyenlerden değilim benim için nitelik önemli:)

En çok hangisini sevdin? Aşık mıydın?
sevdim hepsini,sevmediğim kişilerle konuşmam bile...aşk kadar ciddi bir durum onlarla olmadı....aşklardan birini kendim yaşadım ve geçirdim sessizce,diğerinin de ilerlemesini istedemedim kaldı öyle:)

Kendin için neler yapıyorsun?
yemek yiyorum:)arada tiyatro,kitap okuyorum,tartışıyor ve soruyorum...yapamadıklarım daha çok..şuan yapmak istediklerimin önündeki engelin kalkması için ders çalışıyorum...

Hadi bi hayalini paylaş?
ben de hayal çok bir tanesi...deniz koynun da salaş bir restaurant işletmek...:)

En son ne zaman neden ağladın?
en son bayramda halam,kuzenimin annesi ağlarken ağladım...:S

En son ne zaman ne yalan söyledin?
yalan başkası yalan,dünyada ölümden başkası yalan...:)

Bana bunu sakın yapmayın dediğin birşey?
sakın bana yalan söylemeyin...güvenimi hiç sarsmayın....uykudan yeni uyandığım da muhattap olmayın....çok var daha...biraz ters bir adamım...

Sıklıkla kullandığın sözler?
hatırlamııyorum...:S

Ne okumaktasın?
bakire ile çingene-D.H.lawrance

Ne okuyalım bize ne tavsiye edersin?
yaşar kemal tavsiyemdir...daha çok var da bu kadar yeter...

En son kime neden kızdın?
en son insanlara kızdım,hayal kırıklığına uğratıyorlar çünkü beni:S:)

En sevdiğin beş şarkı?
sabit bir listem yok ama yazayım şimdilik...
zülfü livaneli-bu benimki sevda değil
şebnem ferah-ünzile
tanju okan-kadınım
leman sam-anladım ki
yeni türkü-yağmurun elleri
sezen aksu-iki delilik....
dediğim gibi bunlar aklıma gelenlerdi ben hepsini severim dinlediğim şarkıların

Grup isimleri say bize hadi.Her ergen gibi :)
yeni türkü,bulutsuzluk özlemi,yüksek sadakat,hafif kargo...güzel müzik kriteri burda da geçerli....sabit bir grubun dinleyicisi değilim aslında...

Yiyecek birşeyler say sevdiğin?
iskender,kaz suyu çekilmiş tandırda bulgur pilavı ve kaz eti,tirit,kavurma,zeytinyağlı taze fasülye,papalina...çok var ya aklıma bunlar geldi...

İçecek birşeyler say sevdiğin?
ben de çay,meyva suyu ve ayran tarftarlarındanım..kola ve kahve içmem...

Kimler olmadan olmaz?
herkes olsun be...

Şimdi sadece onun anlayacağı bi şekilde birisine seslen!
yok ben böyle kriptolu işleri sevmem....

saygılarımla...

sağlıcakla kalın....

6 Aralık 2009 Pazar

söylemek istedim..

merhabalar...

*ben dün ölüyordum ama ölmedim:)nazr dedi yoksa ben hasta olmazdım...benim yanım da oturan bir çocuk var çok kıskanç kesin onun nazarıdır.silgimi bile kıskanıyor...:)

**yarın okula geç gidicem yine..bizim bir müdür yardımcısı var aklına esince saçını kes diyor...yarın kesin geri çevirir...be adam sanane..en azından benim saçlar kıvırcık belli bir stili var,sen önce çalı gibi saçlarla gelenleri uyar...bir de demiyor mu başkasında olması size hak mı doğuruyor...ama ben size söyleyeyim o beni görücek bir tenefüste ve aynen şu ifadeyi kullanıcak''agin o saçlarını kes bir daha uyarmıcam..''...:)

***ben artık ders çalışıyorum..hayırlısıyla yazın sınav sonucunu zamanı gelince size de haber edicem...bir kazanayım rakı-balık ziyafeti bile çekerim ...:)

sağlıcakla kalın...

1 Aralık 2009 Salı

kalemimden dökülenler...

*asker konvoyları geçiyor sürekli...hiç haz etmiyorum ama inşallah askere gidenlere de bir şey olmaz diyorum...ben askere gitmek istemiyorum...gitmicem de sanırsam...

**yusuf halaçoğlu isimli akademisyen aynı zamanda tarih kurumunun eski başkanı bir site açmış...ırkını öğrenebiliyorsun çok rahat...hatta kendi kürt ya da ermeni bilenler türk çıkıyormuş...
zihniyete bak..kafatasçılar...bilimi bu şekilde kullanmak çok kötü...

***bu akşam çok güzel bir esinti vardı dışarı çıktım...ılgıt ılgıt esiyordu...bir sıcaklık var aynı zamanda hafif bir üşüme,güzel bir durum ki severim ben bu havaları...

****bugün okulda birilerinin zoruna gitti fetullah güleni eleştirmem.ben muhalif olduğum insanlarla konuşmayı daha çok severim ve saygı duyarım ama öyle bir durumdayım ki bir süre fetullah gülen hakkında kesin hükümlerle gidicem...

kaldı ateşler içinde yine sevdalı serim...

merhaba blog...ben kendimi musiki dinlemeye verdim....saolsun ntv tarih dergisinin kalan müzik arşivinden derlediği güzide parçalar güzel bir terapi imkanı sunuyor...:)birde bu müzik eşliğinde baki vaya nedim okumak eşsiz bir zevk...bu terapinin bana yararı da oluyor sonrasında ders çalışabiliyorum...yani anlıyacağınız hoş bir etkileşim içindeyiz....

teşekkürü sizlere bir borç bilirim:)

saygılarımla...

sağlıcakla kalın....

29 Kasım 2009 Pazar

iyi bayramlar...

merhabalar herkese...öncellikle geç de olsa herkesin bayramını tebrik ediyorum...bayramların tüm insanlığa huzur getirmesini temenni ediyorum...yani madde ve siyaset kurtulmuş,insanların biraz daha manaya yöneldiği bayramlar diliyorum...

blog ben bayramın ilk gününden beri sınırların kalktığı bir dünye hayal ediyorum ama benim de kafam karışıyor bu hayal sırasında...mesela imparator alexander ın eski dünya için düşlediği kozmopolit kültürü ben de şimdi düşlüyorum...ama yok olacak farklılıklar beni korkutuyor...yaşar kemal in dediği gibi teklikler içindeki bir dünya cehennemden farksızdır...

en azından biz kendimiz milliyetçilik denilen ketum sınırı kaldırıp ''dünya vatndaşı'' olmaya çalışmalıyız....bayramların herkese gelmesini sağlamaya çalışmalıyız..ünzile lerin de bayramı olmalı..

iyi bayramlar...

sağlıcakla kalın...

*bir sezen aksu parçası olan ünzile yi daha güzel yorumladığına inandığım şebnem ferah ın sesinden dinlemenizi istedim...iyi dinlemeler...

25 Kasım 2009 Çarşamba

nobel ödülü,beşiktaş ve süren hastalık....




öncelikle merhaba blog.ben bir beşiktaş taraftarıyım,fanatikmiyim belki eskiden fanatiktim...ama bu üst üste gelen iki galibiyet bana ''sezarın hakkını sezara vermeliyim'' dedirtti.tebrik ediyorum beşiktaşı....




blog bir de ben rüyamda ''nobel barış ödülünü'' aldım...ama ülkeye dönüşte ödülü neden ülkene ithaf etmedin diye hainlikle suçlandım,hani birileri yalnız ve güzel ülkeme dedi ya...ben de tüm insanlığa,tüm dünya vatandaşlarına ithaf ediyordum ödülü(gümüşdikenin kulağı çınlasın)...sevinmiştim rüyamda sabah mutluydum...:)




bir de benim hastalık vardı hala iyileşemedim...ölmeycem gibi ama iyileşmiyorum da...iyileşmek için çabalamıyorum da..hatta hasta halimle grevdeki öğretmenlere destek verdim,halay çektim:)bayramda iyileşirim artık...




sağlıcakla kalın....




22 Kasım 2009 Pazar

güzel havalar...

hastayım blog...ölüyorum...ama hak ettim sanırsam..çıplak ayak gezip üstüme birşey giymezsem,her akşam o halde denizi seyre çalışırsam olacağı bu...ve havalara aldandım...
hiç sevmiyorum hasta olmayı:)kim sever ki:)ama hastayken hep kaçtığım şeyle karşı karşıya kalıyorum.aşık olmak...yazdan beri bir kaçış hadi hayırlısı...
orhan velinin güzel dizleriyle noktalıyorum yazımı hasta ve mağrur bir şekilde...

beni bu güze havalar mahvetti,
böyle havada istifa ettim
evkaftaki memuriyetimden
tütüne böyle havada alıştım,
böyle havada aşık oldum;
eve ekmekle tuz götürmeyi
böyle havalarda unuttum;
şiir yazma hastalığım
hep böyle havalarda nüksetti;
beni bu güzel havalar mahvetti.

sağlıcakla kalın...

21 Kasım 2009 Cumartesi

huzur ve mutluluğu aramak....


blog melankolik havadan kurtulamadım.sınavlar yokmuş gibi birde bu durum.yapmak istediğim şeyleri yapamıyorum blog...çevremde istediğim insanlar yok olanlar da yetmiyor...


şuan içimden en çok ata binmek geçiyor...uçsuz bucaksız çayırlarda dört nala at sürmek...onun hızlı ve sıcak nefesini duyup,sonsuz yeşilin ve mavinin kesiştiği noktaya varmak istiyorum...


bu şuan bir istek olarak kalacak ve yaza kadar gerçekleşmesi de mümkün değil...bunu ilk yaptığımda yeniden doğmuştum sankii çok güzel bir terapi..


sağlıcakla kalın,mutlu yarınlar...


*civan gasparyanın yeni bir ezgisini ekledim,dinlendirici etki yapıyor.iyi dinlemeler...

15 Kasım 2009 Pazar

çocukça hafta sonu...:)


blog cuma günü okul çıkışı dayımlara gittim.ailecek ordaydık,ablam da gelmişti.oturduk yedik içtik.dayımın 2 yaşındaki oğlu ve 1 yaşındaki kızı orglarının başında bize bir konser verdiler:)saat geç oldu eve gidelim dedik ki...dayımın çok sevdiğim oğlu size delim mi dedi:)bende hadi dedim.annesi çantasını hazırladı ve ailesiyle öpüştü ve bize geçtik.birşeyler yedik sonra yatağa geçtik,uyuyalım dedim,televizyon izleyelim dedi.sonra oyun oynamaya başladı.yatakta oynadık sonra annem süt getirdi yeğenine.sütünü içerken uyudu.bende ona sarılarak onun o masum ve sıcak nefesini hissederek uyudum...sabah uyandık kahvaltımızı yaptık...sonra ben dersaneye gittim saat 8 e doğru geldim ve uyuyordu.dayım oğlunu almaya geldi ama uyuduğu için biraz oturup döndü.arada sayıklıyordu blog.hafiften gözlerini de açıyordu,o zaman süt vermek lazımmış.sabaha kadar uyudu,sabah 7,30 da onun sayıklamalarını duydum..uyandım ve süt verdim yine..saat 10 a kadar uyumuşuz..bir baktım beni öpüyor birisi,uyandırmak istemiş...kahvaltımızı ettikten sonra ben yine dersaneye gittim.eve geldiğim de gözüm yine onu aradı.ama gitmişti babasıyla...son zamanlarda en mutlu,en temiz anlarımı onun geçirdim..seviyorum seni yiğidim...sen büyürken hep seninle olucam:).....

11 Kasım 2009 Çarşamba

yağmur deniz ve ağlamak....


mutlu muyum blog belki de...yine ağlama isteği var içimde...bir yorgunluk...hıçkırarak ağlamak istiyorum.bir taraftan yağmur da ıslanıp denizi seyrederken...ama gökkuşağını görüp buruk bir tebessüm de istiyorum...sanırım bunların nedeni biraz da yalnızlık....

8 Kasım 2009 Pazar

balık ekmek,tüyap,martı...


uzun süredir görüşemiyoruz blog.dün yine kitap fuarına tekirdağa gittim.sınıftan arkadaşımla sabah yola çıktık.tren ile haydarpaşaya geçtik ve kadıköy iskelesine yürüdük.deniz vasıtasıyla eminönüne vardık.hava çok güzeldi,özellikle bir hafta önceyi düşünürsek.sonra eminönünde turlayarak,sahaflara uğradık.sahaflarda düzene uymuş nerdeyse hepsi test kitabı ya da popüler kitapla donatılmış,üzüldük.tüyapa geçelim dedik.eminönü iskeleye indik.''balık ekmeğimizi'' yiyip.edirnekapıya çıktık,ordan metrobüs,otobüs ve fuara varış sıralaması doğdu.türk nazisi pamukoğlunun konferansına girip dinlenmeyi düşündük,adam şaka gibi epey güldük.ama konferans bitmeden çıktık.sonra aşağı kitap almaya indik.geçen haftakilere eklemeler yaptım.mesela richard bachın ''martı'' isimli kitabını ''gümüşdikenin'' blogundaki dolaylı önerisine uyarak aldım.şahsına teşekkür ediyorum.kitap ihtiyaçlarımızı tamamladık ve 8 gibi fuardan çıktık.saat 11 geçiyodu eve vardığımda.yorgundum hemen uyudum.o yorgunlukla sabahçı olmama rağmen dersaneye gittim.ve gün bir şekilde geçti.ve kendimi bloga yazı yazarken buldum.sağlıcakla kalın...
*ara gülerin güzel bir fotoğrafını daha paylaşmak istedim.galata balıkçılar....

4 Kasım 2009 Çarşamba

yorum farkı....


bu fotoğrafın sizlerde oluşturduğu izlenimi merak ediyorum...

romayı nasıl biliyormuşuz....

sırasıyla caesar,cicero,catullus ve charon isimlerinin okunuşu nasıldır?

a)sezar,sisero,katullus,çaron
b)çesar,çiçero,satullus,çaron
c)çesar,sisero,satullus,şaron
d)kaysar,kikero,katullus,kharon
e)kayzer,sisero,katullus,şaron

*ntv tarih dergisinin son sayısından alıntıdır...

3 Kasım 2009 Salı

kıssadan hisseler

şuan saat 00.26 blog.komşumuz olan amcamın kızının evinden geliyorum.ölen kuzenimin eşi olan kuzenim de ordaydı.bir kış akşamı sohbeti vardı.kalabalık bir aile ortamı güzel oluyor...

3 kasım benim küçük ablanın doğumgünüydü.en çok kavga ettiğim ama yine aramın en iyi olduğu ablam.iyi ki varsın.iyi ki doğdun....

**yardım istiyorum.ben bir video klip paylaşmak istiyorum nasıl yapıcam onu...

2 Kasım 2009 Pazartesi

ara gülerin çok beğendiğim fotoğraflarından birini ekledim sol tarafta.fotoğrafa yazı da yazıcam ama pek yazı yazıcak durumda da değilim...daha sonra..bu arada ara gülerin güzel bir fotoğraf albümünü buldum ama çok para başka zaman alıcam inşallah:)

*sorunların çözümü üzerine düşündüklerimi bugün yazıcağımı söylemiştim.pazar günü yazmaya karar verdim.sağlıcakla kalın.

1 Kasım 2009 Pazar

sorunlar ve açılımlar üzerine sade vatandaşın düşüncesi 1

blog dün katıldığım altan tan konferansında kürt sorunu ve açılımlar ile ilgili sohbet ettik.benim de paylaşmak istediğim bir kaç düşüncem var.burda sosyo-politik yazılar yazıcağımı da söylemiştim.

ilk önce kürt sorununu ele alırken sadece 12 eylül sonrasına bakmak olmaz.şuanki ergenekonun temelleri olan ittihat ve terakkiye gitmek lazım.bu ırkçı turancı örgüt osmanlıda başaramadığı ırki devleti türkiye cumhuriyetinde hayata geçirmek istediler.önce atatürkün çevresindeki insanları,arkadaşlarını saf dışı bıraktılar ve sonra da atürkü pasifize ederek ipleri ellerine almaya başladılar.atatürk ölene kadar rahat hareket edemediler ama atatürkün ölümünden sonra meydan onlara kaldı hatta ülkedeki muhalefette onların içinden çıktı.bundan sonra faşizan tutumlar ve asimilasyon politikaları çok rahat uygulanabilirdi.ama bir engel vardı gayrimüslim azınlık.onları asimile etmekte kullanılacak hiçbir ortak payda yoktu.gayrimüslimlerin göç ettirilmesi daha mantıklı bulundu.ve nihayetinde ''varlık vergisi'',''6-7 eylül olayları'' sonrası gayrimüslim azınlık ülkeyi terk etmeye başladı.doğuda molakanların,güneydoğuda süryanilerin çıkartılması da sağlanınca ilk ayağı tamamlanmış oldu.etnisiteye dayanan bir devlet geliyordu.

zaten diğer etnik kökenlerden gelen insanlarda ortak dinin de etkisiyle türkleştirilebilirdi kolayca ve bu uygulanıyordu(türkçe ezan da bunun ayaklarından biridir).
çerkezler,lazlar,boşnaklar,pomaklar ve diğerleri çok rahat asimile edildi.ama onlara göre daha kalabalık olan kürtler üzerinde bu asimilasyon politikası işle yaramadı.işe yaramamasının bir nedeni de yaşadıkları bölge itibari ile dışarıya kapalıydılar.ve 12 eylül sonrası tamamen yoksa sayma,inkar ve devleti yönetenlerin ''kart kurt'' gibi söylemleri asimilasyon politikasına karşı tepkilerin gelişmesine neden oldu.ve terör örgütü de bu süreçte ülkeyi hırpaladı,yordu.

devletin mezhepsel bir asimile politikası da vardı.bu da şii ve alevileri hatta hanefi mezhebinden olmayan sünnileerin de dini ihtiyaçlarına cevap vermeyen bir diyanet yapısı oluşturuldu.burda da aleviler patlama noktasına geldi.

söyleyeceğim tamamen tekçi bir mantığa itildi devlet politikası.insan modeli dahi tek tipe indirgendi.başı açık,döpiyesli,güzel konuşan kadınlar;takım elbiseli,fötrlü,istanbul beyefendisi erkekler.ama bu tarz politikalar bu coğrafyada işlemezdi.çünkü bu coğrafyada cumhuriyetten önce kurulan son devlet olan osmanlı bile çokçu yapıyı,farklılıklara saygıyı elden bırakmamıştı.ama çokçu yapıdan tekçi yapıya geçirilme ve bu tekçi yapıda dikta etme sorunlar doğurdu.

*yarında çözüm üzerine görüşlerimi yazıcam...bu yazdıklarım bazı kişilerin hoşuna gitmeyecektir ama bunlar benim samimi düşüncelerimdir ki saygı da bekliyorum.hatta ben savcılığa suç duyurusunda bulunan çıkarsa da şaşırmam...:)

tekrar altını çizeceğim bir şey daha var ben atatürkün sorunlarda bir payı olmadığını belirttim ve bu politikaları güden güçlerin atatürkü de pasifize ttiğini söyledim.bu konuda bende hassasım yine tam anlaşılmadıysa açabilirim bu konuyuda ki ileri zamanlarda bunula ilgili yazı yazmayı düşünüyorum.

tekirdağ seyahati

evet blog dün yorucuydu benim için.sabah 8 de uyandım ve beylikdüzü fen bilimlerine gidip sınava girdim.sınavdan döndüm çantamı hazırladım tüyapa yollandım.bu arada havalar çok soğuk ve karla karışık yağmur yağıyodu.ve benim üstümde kazak ve yağmurluk,tarzan gibiydim anlıyacağınız.tüyapa varır varmaz standlarıgezmeye başladım.uykusuz için ayrı bir imza bölümü açmışlardı ve çok uzun bir sıra oluşmuştu.ntv den tarih dergisinin yeni sayısını aldım bu ayda ermeni musikileri var.bu arada ntv bez poşet yapmış sizi gidi çevreciler sizi dedim.sonra altan öymen,atilla dorsay,rıdvan akar ve diğer yazarlarla biraz biraz sohbet ettim.alacağım kitapları aldım ve işaretlediğim konferansların vaktinin geldiğini gördüm.tam çıkıcaktım ki bir gırinpislikçi önümü kesti.para yok dediler kredi kartı olması lazım,bende olmaz canım peşin çalışıyorum dedim.sonra çıktım elif şafağın konferansa kalabalıktı baktım bir teyze ayakta gel otur teyze dedim şaşırdı.ben ayakta aldım notlarımı.ordan çıktım altan tan ve doğu ergilin konferansına gittim.doğu ergil gelmemişti sadece altan tan vardı.açılımlar üzerine güzel bir sohbet oldu ve ben burda bir arkadaş buldum yanımda oturan benden bir yaş büyük bey hukuk öğrencisiymiş.konferanstan çıktık beraber gezdik bir süre bana bir kaç kitap önerdi..sonra timaşın standına gidip altan tan ile biraz daha sohbet ettik.sonra arkadaşla ayrıldık.ben çıktım dışarı deniz otobüsüne giden servise gittim yer kalmamıştı.sonra bir yarım saat bakınayım fuarda dedim.bir kaç kitap daha aldım arkadaşla karşılaştım yanındaki arkadaşlarıyla tanıştırdı beni ve ulaşmak istersem feysbuktan ulaşabileceğimi söyledi.sonra ben tekrar çıktım.ama bu sefer bir korku vardı ya deniz otobüsü seferleri iptal edildiyse.bi dahaki sefere artık dedim avcılara geçtim ordan metrobüs söğütlüçeşme ve tren ile son durak.indim otobüs bekledim ve gelen otobüs son otbüsmüş.evime geldim...yorulmuştum.kitaplara tarih attım birşeylerde yemiştim sonra kitap okuyup uyudum...ama güzel bir gündü....

31 Ekim 2009 Cumartesi

ve abbas geri döner..

döndüm tekirdağdan..orda havalar daha soğuk karla karışık yağmur vardı.yeni kitaplar aldım.ve az önce tarih attım hepsine.ayrıntılar yarın...sağlıcakla kalın...

30 Ekim 2009 Cuma

yolcudur abbas...

bugün ada treni ile söğütlüçeşme,ordan metrobüs ile avcılar ve beylikdüzüne varış.ne için bu tekirdağ yolculuğu tabiki tüyap kitap fuarı için.hadi sağlıcakla kalın....

29 Ekim 2009 Perşembe

fener alayı

bu akşam pek hoşlanmadığım tarzda bir etkinliğe katıldım.ama bulunduğum ortamda mutsuz olmaktansa tadını çıkarmayı yeğlerim.bende meşalemi aldım yürüyorum ama o kadar kötü sloganlar atılıyor ki...hala cumhuriyet benimsenememiş.halbuki bazı şeyleri ispatlamaya çalışmaktansa o günü hakettiği şekilde kutlamak daha doğru olur.''ne abd,ne ab'',''şehitler ölmez vatan bölünmez'',''vatan bizim'',''gün gelecek devran dönecek,akp halka hesap verecek'' veya ''ne mutlu türküm diyene'' tarzı sloganlarla bayram kutlanmaz.onun yerine şarkılar söylenip halaylar çekilmeli.ben sonunda çektim halayımı hatta bir kafkas şovuna geçicektim azeriyle ama tam başladım ki müzik durdu.:)

evet dediğim gibi biz ne cumhuriyeti içimize sindirebilmişiz ne de bu tarz bayramları kutlamayı biliyoruz....

28 Ekim 2009 Çarşamba

mutluluğun resmi

sen, mutluluğun resmini yapabilir misin abidin?
işin kolayına kaçmadan ama
gül yanaklı bebesini emziren
melek yüzlü anneciğin resmini değil
ne mavi yosunlu akvaryumda yüzen kırmızı balığın
ne de al çeperli elmanın

1961 yaz ortasındaki küba'nın resmini yapabilir misin?

çok şükür, çok şükür
bugünleri de gördüm
ölsem gam yemem gayrinin
resmini yapabilir misin üstad?

Nazım Hikmet

*abidin dinonun resmini sayfanın en alt bölümünde bulabilirsiniz.

cumhuriyet bayramı

86 yılını dolduran bir cumhuriyet ve o cumhuriyetin çocuklarından birisi olan ben.ne yazık ki bu güzel gün öncesi güzel şeyler olsaydı.askeriye içinde demokratik olmayan,darbeci zihniyetle hazırlanan eylem planları ortaya çıkıyor.hala kendi yurttaşlarımızla barışmaktan çekiniyoruz.komşularımızla atılan dostluk adımlarına tahammül edemiyoruz.

umut ediyorum ki bu cumhuriyet 100. yaşında bu tarz sorunları aşmış olur.

bayramınız kutlu olsun...

27 Ekim 2009 Salı

terkeme köyünde amca ile komşu kızının sohbeti

-ay gız yogurdu mayettin mi
--eddim ay emmi
-eye nasi ettin
--ay emmi sütü kaynadıp mayeyi çalıftım peşingde sarmalayıftım
-eye neynen örtüfsen
--lelemin tulumunan*
-eye poklı değildi mi
--yok emmi men onu temizleyiftim
-eye nasi temizleyifsen
--eye emmi goycalayıf goycalayıf yele veriftim temiz oluftu
-eye odumu temizlik
--bundan gayri nice olarki ey emmi
-eye men sene ne diyem.men senin özüne gurban men senin ananın sene verdigi temizlige gurban.eye sizin temizlik o ise vay seni alan kişinin halına...

*tulum:erkek iç çamaşırı,don
lele de baba demek

günlerin getirdiği

saygıdeğer blog bugün okul seçimle başladı hiç haz etmediğim insan okul başkanı oldu(bilseydim böyle olcağını ben aday olurdum).seçilen çocuk siyasi görüşü ile prim yapmaya çalışıyor...öğlen ticaret odasına yemeğe gittim yine dönüşü mandalina aldım.almanca dersinde arka eyalet mandalina yedik...okul çıkışı kavga vardı,ama olmadı birşey..blog ben hiç kavga etmem ama orda olmam gerekti.sonra soru bankası almaya gittim.tekrar bizim arkadaşlarla karşılaştım.geçtiğimiz yolda beden işçilerinin durduğu bir kıraathane varmış,tarzım deilller.hatta geçerken biz biri işten dönüyordu sanırım bakındı bize gitti.sonra arkadaşlarla otantik bir yere çay içmeye gittik.ben ayrıldım onlardan dersaneye uğradım bir.

eve geldim yemeğimi yedim gazetemi okudum.sonra vefat eden kuzenimin evine gittik.oğluyla oynadım bir süre...(kuzenimin eşi de kuzenim)zor bir durum ama kuzenim öldüğü gün herşeyden bihaber oğlunun yüzüne gülmek zorunda olmak ve böyle devam etmek..sonra tekrar eve dönüş biraz ders ve bilgisayar.yeni bir kataba başladım bu arada amin malaouf ''doğunun limanları''.sevdalinkayıda okuyorum aynı zamanda.bugün böyle blog sağlıcakla kalın.........

26 Ekim 2009 Pazartesi

ben ve memleketim....

bu aralar memlekete dair umudum zayıfladı.belki üniversite sonrası moskavanın ayazında yaşamanın bir süre iyi geleceğini,nazım çektiği ıstırapları tatmayı düşünüyorum.ama sonra düşünüyorum rahat edemezsin memlekette bir şeyler yapmak istersin diyorum...

beni en çok üzen ise toplumsal her türlü soruna kayıtsız kalan ama milliyetçi duyguları üzerinden prim yaptırtan vatandaşlarım.keşke gereken yerde gösterebilseler tepkilerini....

şimdi bize kuzu olun diyorlar
yarın koyun gibi gütmek için

Can Yücel

25 Ekim 2009 Pazar

bugün efkarlıyım açmasın güller...

şu sılanın ufak tefek yolları
ağrıdan sızıdan tutmaz elleri
tepeden tırnağa şiir gülleri
yiğidim aslanım burda yatıyor

bugün efkarlıyım açmasın güller
yiğidimden kara haber verirler
demirden döşeği, taştan sedirler
yiğidim aslanım burda yatıyor

ne bir haram yedim, ne cana kıydım
ekmek kadar temiz su gibi aydım
hiçkimse duymadan hükümler giydim
yiğidim aslanım burda yatıyor

mezar arasında harman olur mu
onüç yıl hapiste derman kalır mı
azrail aç susuz canın alır mı
yiğidim aslanım burda yatıyor

Bedri Rahmi EYÜBOĞLU

bu şiiri eyüboğlu nazımın ölümü üzerine yazar.12 eylül sonrası zülfü livaneli pariste bu şiire beste yapar.uğur mumcu parise gittiğinde livaneliye yeni bir çalışması olup olmadığını sorar.livaneli de bu besteden bahseder ve dinletir mumcuya.mumcunun gözleri dolar bu sadece nazıma ağıt değil tüm şehitlerimize der ve tüm demokrasi şehitlerine diyip gözyaşlarını siler.bilmezki kendi ölümü sonrası söylenecek bir ağıta ağladığını,kendi ağıtına ağladığını...

bu parçayı her dinlediğimde ürperirim yeni dinlermiş gibi.tüm demokrasi şehitlerimizi minnetle anıyorum....ruhları şad olsun...

24 Ekim 2009 Cumartesi

çocukluk ve aşk

Affan dedeye para saydım,
Sattı bana çocukluğumu.
Artık ne yaşım var ne de adım;
Bilmiyorum kim olduğumu.
Hiç bir şey sorulmasın benden;
Haberim yok olan bitenden.
Bu bahar havası, bu bahçe;
Havuzda su şırıl şırıldır.
Uçurtmam bulutlardan yüce,
Zıpzıplarım pırıl pırıldır.
Ne güzel dönüyor çemberim;
Hiç bitmese horoz şekerim!

Cahit Sıtkı

birden çocukluğumu anımsadım ne kadar saf ve güzelmiş o yıllar...ananeme gittim geçen gün güldük beraber.bana onların orda oturan çocukluk aşkımı anlattı,anımsıyorum ama tam hatırlamıyorum.çocukluk işte ama değişmeyen birşey var aşkın her yaşta saflığını ve temizliğini koruması...

beni bu havalar mahvetti...

üzerimde hiç haz etmediğim bir hava var blog.dolmuş bir durumdayım.ağlamak istiyorum hıçkırarak.sadece ağlamak..

22 Ekim 2009 Perşembe

bana bir masal anlat baba...

bana bir masal anlat baba
içinde bütün oyunlarım
kurtla kuzu olsun şekerle bal

baba bir masal anlat bana
içinde denizle balıklar
yağmurla kar olsun güneşle ay

anlatırken tut elimi
uykuya dalıp gitsem bile
bırakıp gitme sakın beni

bana bir masal anlat baba
içinde tüm sevdiklerim
içinde istanbul olsun

sözleri yavuz turgul ve cengiz onurala ait aynı zamanda cengiz onuralın kendisinin bestelediği hafızalarımızda yer etmiş ve her dinlediğimizde tüylerimizin diken diken olduğu bir şarkı.bu şarkı belki babasını yitirmişler ve baba sevgisi göremeyenler için daha acıdır.ama bunu hepimiz biliyoruz ki babanın bir tebessümü bile çocuğu çok etkiler...babalarımızla yaşanan tüm payşılmışlıklar için gelsin ve şansı olanlar için yeni paylaşımlara bir adım olsun geç olmadan...yazdıklarım bilmeden bazılarımızın acılarını tazelediyse de özür dilerim..

** şarkınıniki farklı yorumunu da ekledim hangisi hoşunuza giderse...

karantina mı katina mı

blog domuz gribi bizim eğlencemiz oldu.bugün öğlen yemeğinden sonra medikal ürünleri satan bir mağazadan maske aldım.on kişi öğleden sonra o maskelerle gezdik okulda.herkes neden taktığımızı sordu,bizde tedbir dedik...birde sınıfımızın yarısı hasta bulaşmasın dimi bizde sağlıklı insanları karantinaya alalım dedik...

21 Ekim 2009 Çarşamba

ben üzerine 2

bilgisi olduğu her konuda kendi düşüncesini geliştirmiştir.kendini beğenmiş,artisin biri mi?öyle olduğumu sanmıyorum.sert ama bir o kadar da yumuşak birisi.kolay kolay bağlanmaz ama bağlandımı birşeye ondan da kopamaz.kolay siler insanları ya da öyle sanar...aslında neyedüğü( ne yediği sözcüğünden gelir) belirsiz bir kişilik.yakın olduğu arkadaşlarının da çözemediği bir şahsiyet....

20 Ekim 2009 Salı

aşk...

AŞK'ın hiçbir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.
Başlı başına bir dünyadır aşk.
Ya tam ortasındadır,merkezinde
ya da dışındadır,hasretinde...

*aşk romanının girişinden....

19 Ekim 2009 Pazartesi

mavi gözlü dev

O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan bir ev.

Bir dev gibi seviyordu dev.
Ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapısını,
çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan evin.

O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Mini minnacıktı kadın.
Rahata acıktı kadın
yoruldu devin büyük yolunda.
Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan eve.

Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
bahçesinde ebruliiiii
hanımeli
açan ev..

Nazım Hikmet

nazımın güzel bir şiiri iyi okumalar...televizyonda mavi gözlü dev isimli film var,kanal d de isteyen izlesin,ben izlicem...

kıyamayız değer verdiğimize...

leman sam bu şarkıyla aslında bizlerin hislerini de dile getirmiş.iyi dinlemeler...

''aşk'' üzerine

elif şafak son kitabı olan aşkı ilk çıktığında,popüler olmadan okumaya başladım ama kuzenim vafat edince yarım kalmıştı.yeniden başladım okudum kitabı.güzel okunulası bir eser.elif şafakın üslubu çok güzel ve özgün.

aşk,beni etkileyen bir eser oldu mevlana ve şems arasındaki manevi bağ ve bu iki değerin aslında evrensel değerler olduğu.bu eserle mevlana ve şemse merak duymaya başladım,tanınması gerektiğini düşünüyorum.

bu eser benim insanlara bakışımı etkiledi.şemsler ve rumiler...düşünenler ve aktaranlar...

17 Ekim 2009 Cumartesi

.....

deli eder insanı bu dünya;
bu gece,bu yıldızlar,bu koku,
bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç

Orhan Veli

15 Ekim 2009 Perşembe

vicdan ve milliyetçilik

edebiyat ve coğrafya öğretmenimle tartıştım blog bu hafta içinde.kendileri milliyetçilik duyguları kabarık insanlar.iyi milliyetçi olmak vicdan sahibi olmayı ve adaleti savunmayı engellemez ya....milliyetçi olun...

bu insanlar bu yaz çinde yaşanan olaylardan dolayı çine hakaret ediyorlar.peki hiç kendi ülkemize bakıyor muyuz?bizim devletimizin faşizan tutumlarını eleştirmeden nasıl başka devletin politikalarını eleştirebiliriz.ben yapınca iyi sen yapıca kötü.bu insanlar ermenilerin topraklarından gönderilmesine ne diyor acaba ya da varlık vergisi,6-7 eylül olayları ve gayrimüslim azınlığın göç süreci,dersim,maraş ve çorum katliamları.bunun yanında madımak faciası,kürtlerin ve alevilerin haklarını alamaması ve diğer tüm farklılıkların yok sayılması.


hani bu tarz milliyetçi insanlar atalarımız derler ya hep.bakın atalarınız dediği gibi yapın bir,önce iğneyi kendinize batırın.barışa atılan adımların da önünde durmayın.

*milliyetçiliği canavar olarak görüyorum.ama bu demek değil ki kültürel ve dil farklılıklarına karşıyım aksine bu zenginlikler yaşatılarak huzur içinde yaşanılan,soy ve sopun önemsenmediği bir dünya hayal ediyorum...

14 Ekim 2009 Çarşamba

gün be gün....

cancağızlarım ben bugüne geç başladım ve sabah biraz koşmadım.akşam yuğmurda yürümüştüm,duş almadan uyudum.sabah uyandığımda duş almadan çıkmanın yanlış olucağını düşündüm veduşa girdim duştan çıkacakken elektirikler gitti ama sabunlu kalmadım yinede.sonra istikamet okul.derse geç kalan ben günü iyi bir şekilde geçirdim.bu arada okuldayken müzik odasında bir türkü duydum hoşuma gitti.''drama köprüsü'' suavi söylüyordu.youtube dan açmışlar.okuldan çıktım gebzede tüm yayınları bulabileceğin tek kitapçıya tudem bayiğine gittik.ntv tarih dergisini aldım ana konu nazımın da etkilendiği ''simavna kadısı oğlu şeyh bedrettin'' ve avrupada cadı yakma .derginin hediyesi de kalan müzik arşivinden seçilmiş yirmi bir kantonun olduğu bir cd.dergimi aldım dersaneye yöneldim biyoloji ve fizik derlerinden çıktım ve istikamat ev.otobüste muavin koltuğundaydım,şoförün yanı.para al üstünü ver yardım ettik şoföre.yemeğimi yedim aynı anda haberlere baktım.gazete okudum ece temelkuran ve hasan pulurun yazılarını karşılaştırdım.sonra çayımı içtim bakkala uğradım o ara adamın biri geldi maç kaç kaç dedi.bende benim takım sizn takıma 2-0 yeniliyor dedim adam yani dedi.ermenistan yeniliyor dedim.adam tip tip baktı biri arkadan gaz verse adam beni linç edicek eve geldim fizik çözdüm.türkçe soru bankasını okulda unuttuğum içinse türkçe çözemedim şimdi internette geziniyorum.sonra kitabımı okuyup uyucam...

bugünün ruhsuz muydu bu kadar derseniz valla böyleydi.duygusal açıdan beni etkileyen pek birşey olmadı....olduysada fark edemedim...

saygılarımla..:)

13 Ekim 2009 Salı

yatak odasında feylosofluk...

ah blog senden bir yardım istiyorum.bende ''yatak odasında felsefe'' isimli bir kitap var.geçen yıl okumuştum.fransız feylosof marquis de sade in marjinal bir eseri.

eser,özgür düşünce ve doğayı yüceltir.çocukken kabul ettiğimiz tüm değer ve yargıları alt üst eder.bunuda daha etkili olsun diye cinsellik üzerinden anlatır.ama bunu anlamak biraz zor oluyor eserde.şöyle söyliyeyim eseri okuyup mantığına inmeden benimseyen biri,sapık ruhlu bir seri katil olur.

nerdsen çıktı bu mevzuu?bir arkadaşım benden istiyor bu kitabı.ama verip vermemek konusunda hala kararsızım çünkü etkilenmesinden korkuyorum:)bu konuda yardım istiyorum,akıl akıldan üstündür...belki yapacağım bir hata yüzünden toplum bir psikopat daha kazanıcak..;)

*merak eden olursa kitabı verebilirim.gerek yok alırız derseniz de alın o zaman...

12 Ekim 2009 Pazartesi

güvercinler uçsun coğrafyamızda....

bendeniz agin sınıftakilerin değişiyle sarkisyan ya da sarkis aginyevan.ermenistan ile geçtiğimiz gün bir protokol imzaladık.sevindim şahsım adına.sonra civan gasparyanın duduğu eşliğinde düşündüm,gözlerim doldu.toplumlar düşünün birlikte yaşayan,farklılıkları beraber yaşamak için engel görmeyen.birden ortaya çıkan milliyetçilik isimli canavarla bozulan düzen.beraber yaşayan insanların birbirlerinin kanlarını dökmesi...acı ve vatandan zorunlu göç...ve yüzyıl öncesinin ruhları hala bazı çevreler tarafından yaşatılmaya çalışılıyor.o ruhları da artık bedenlerinin gömmemiz lazım,bugünü konuşabilmek için.kardeşliğe susamış topraklarımızda geçmişin acılarıyla yaşamak yerine neden barışın egemen olduğu mutlu bir gelecek yaşamayı istemiyoruz...

11 Ekim 2009 Pazar

tik tak tik tak

ah blog ben şu yaşıma kadar bir kere saat sahibi olmuştum o da ilkokulda:)bu zamana kadar ailemin her saat alma denemesinde ben saat fiyatlarını görüp caydım.doğum günüm için benim küçük ablam hediye saat almış.ilk uğraşamam dedim piliydi falan filan.pilsiz çalışıyor deedi.çok paradır o paraya bir sığır alıp keserdik dedim.sen öyle yaparsın dedi.bende teşekkür ettim saatimi takmaya başladım.alıştım da saatime.teşekkür ediyorum ablama.....bu saatin bende ayrı bir yeri olcak...

8 Ekim 2009 Perşembe

umutlarıma bir adım daha...

şu saatlerde 8 ekimin son anlarında aynı zamanda yeni bir yaşa adım atmaya hazırlanıyorum.yürüdüm bu akşam düşünmeden sadece yürüdüm...sonra baktım geçen yaşıma ama geçenle ilgilenmek pek huyum değildir.yeni gelene,tertemiz yaşıma baktım ve aktör olarak dizginlere daha sıkı yapışmam gerektiğini düşündüm.kafa karşıklıklarım,şüphelerim ile adım atmayı sevmem çünkü yeni adımımda da daha yeni şüphe ve karşıklıkların beni beklediğini biliyorum ve her adımımı kendimden emin atmaya çalışıyorum.bu büyük bir adım olucak.

umutlarıma yaklaşmanın heyecanı içerisinde olmak ayrı bir durum.istediğim üniversite,ideallerim,güzel günler ve aydınlık yarınlar...bu yaşımın bu isteklere atılmış bir adımım olması temennisiyle...

6 Ekim 2009 Salı

vejetaryenizm....

bugün sınıfta vejetaryenlik sözcüğü geçti.bir an kendimi vejetaryen olarak düşündüm ki yaşayamayacağımı anladım(mübağala).ama bu inandığım bir benzetmem,aseksüellikle vejetaryenlik eşdeğerdir.
paylaştığım bu ezgiye aşinasınızdır.ben bu ezgiyi bir de ünlü ermeni duduk virtüözü civan gasparyan dan dinlemenizi istedim.tarihin düşman ettiği ortak değerler taşıyan toplumların bir ortak değeri daha iyi dinlemeler....

biraz sıkılabilirsiniz.ama inanın bu kayıdı ilk kez dinledim bende giriş ve sondaki farklı ezgilerde bu coğrafya insanına tanıdık...

5 Ekim 2009 Pazartesi

sohbet tadında...

ahh blog ah içsel bir yolculuğa çıktım.heralde bunu dışarıyada yansıtıyorum zira felsefe öğretmenim benim için ''bakın o da kaç gündür leyla'' dedi.mutsuz muyum hayır tam aksi mutluyum.kendimi kandırmaya çalışmıyorum artık.istediğim gibi yaşamak yolunda adımlar atmaya daha kararlı bir şekilde devam edicem.sorarım hep bazen kötü olur bu.ama cevap almak tekrar sormak isterim maddi ve manevi boyutta da.reel konularda çok sormam hıncal uluça benzetilmeme neden olsa da ben sormaya devam edicem.

içimden geldiği gibi hareket ediyorum.istediğim zaman sıramda ya da bir bankta uzanıyorum.defter tutmuyorum.sınava esir olmayıp sınavı kendime esir etmaya çalışıyorum.ve bunular gibi birçok şey...

bugün beni çok mutlu eden birşey yaşadım.öğlen okul kapısından çıkar çıkmaz bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başladı.bu bana eşsiz bir haz ve mutluluk verdi.yağmuru seviyorum ve şuan dua ediyorum sabah koşarken de yağmur yağsın diye...

4 Ekim 2009 Pazar

başlasın etkinlikler...

sabancı gösteri merkezi,etkinliklere başladı ve açılış süper.perşembe günü yeni türkü konseri,21 ekimde de mfö var...http://sgm.sabanciuniv.edu/tr/

2 Ekim 2009 Cuma

iyiki doğdun gandhi:)

önderler,toplumların manevi değerleri olurlar.gandhi verdiği mücadele ile hem kendi toplumuna hem de başka toplumlara örnek olmuştur.gandhi hala hindistanda yaşamakta felsefi olarak ve insanlık tarihine yazdırmış bulunmakta.nice yıllara...

"Umutsuzluğa düştüğümde tarih boyunca doğruluk ve sevginin her zaman kazandığını hatırlarım. Tiranlar ve katiller olmuştur, hatta bir süre yenilmez sanılmışlardır ancak sonunda her zaman kaybederler, düşün bir her zaman."

"Çılgınca tahribatı totaliterlik nedeniyle ya da özgürlük ve demokrasi adı altında yapmak ölüler, yetimler ve evsizler için ne değiştirir?"

"Göze göz ilkesi tüm dünyayı kör eder."

"Uğrunda ölmeyi göze alacağım bir çok dava var ama uğrunda öldüreceğim hiç bir dava yoktur."

gandhinin felsefesini bu güzel sözleri çok iyi açıklıyor....

1 Ekim 2009 Perşembe

günümmm...

bugün yorulmadım blog ama içimde fırtınalar koptu.bir şeyin tetiklemesi yeter.ama kendimce güzel bir gündü yinede.üç dersim boştu.birinde soru çözdüm diğerinde oturağa uzandım ve dinlenmek istedim ama sınıftaki gürültü buna izin vermedi.bu sırada fırtına devam ediyordu.öğleden sonraki boş derste bahçedeki banka uzandım ve gökyüznü seyrettim.mavinin verdiği huzur beni dinlendirdi de adeta.sonra dersane ve dersaneden çıktıktan sonra aşk mağduru arkadaşımla bir saat yürüdüm ve eve gedim.bundan sonra çabuk geçen mühim olmayan işlerle uğraştım.uyumaya hazırlanıyorum ama kitap okuyacağım.sabah erkenden kalkıp sütümü içip koşuya çıkıcam sonra duş ve okul....

emektarın kazığı...

dizüstü bilgisayarı kullanamayorum hafta başından beri.bende emektar masa üstüne döndüm.ama bu bilgisayarla bir bloga yorum yapamadım ve kumanda paneli dışında yeni kayıt sayfasını açamıyorum.format atılması gerekiyor emektara...

30 Eylül 2009 Çarşamba

*bugün yorulmuşum be blog.sabah uyanıp duş aldım,kahvaltı mı ettim hazırlanıp evden çıktım.erkenden okula varmama rağmen derse geç kaldım.ama yoklama alınmamıştı öğlene kadar bir şekilde geçti.öğlen ticaret odasının restorantında döpiyesli teyzeler ve takım elbiseli amcalar içinde yemek yedim.öğleden sonra ise örnek öğrenci oldum.sosyoloji dersinden birinci dönem prof.yavuz odabaşının ''tüketim toplumu''adlı kitabını okumam gerkeiyor,umuyorum güzel tespitler vardır.çıktım dersaneye uğradım.sonra eda ile otobüse atlayıp evlere.otobüsten inip gazetemi aldım eve girmeden oturdum ve denizi seyrettim yarım saat.bu beni çok rahatlattı.yemek gazete derken haberler başladı.haberlerin sonuna doğru uyuyakalmışım koltukta.annem uyandırdı.sonra test çözdüm.maç olduğu aklıma geldi maçın ikinci yarısına baktım.o ara bakkala gidiyordum ki şoförlerin kavgasına tanık oldum neyseki büyümedi.ama bunları yaşarken bir ağırlık var üzerimde.yarın daha erken uyanıcam blog.artık zinde kalmak için erken kalkmak lazım...
iyi geceler...

28 Eylül 2009 Pazartesi

noldu bana bu akşam...

süt içerken aklıma yazın tanıştığım kız arkadaş geldi.hoşlanmışım be ondan.yaza kadar bi aksilik olmazsa görücem onu yeniden aşk belirtleri sanırım...hadi hayırlısı...

ne okursun ülkem insanı....

*ülkem insanının az okuduğu söylenir ve gerçekten öyledir.bu okunanların içinde gazete,dergi kitap gibi yayınlar var.ama bir bakıyoruz en çok okunduğu söylenen gazete posta...ne var bu postada.toplumumuzun aklı gerçekten iki bacak arasında mı?sadece cinsel objeleri öne çıkaran haydar beyin olduğu bir gazete.ben ülkem insanının daha çok yol kat etmesi gerektiğini düşünüyorum onun için...

**peki burda devletimizin tutmu nedir?okumaya çok mu teşvik ediyor?kitap,gazete ve dergi fiyatlarına kültür bakanlığı yoluyla bir el atsa bu yayınlar(salt ideolojik ve cinsel) vergi muafiyeti altına alınsa...ben kendimce bir kütüphane oluşturmaya çalışıyorum.okumak istediğim kitapları alayım diyorum ama pahalı mesela ince memedin dört cildi en ucuz haliyle 75 liraya geliyor.gazeteler de pahalı günlük gazete okuyan birisiyim 60 krş,75 krş gazete fiyatları hafta sonu 1 liraya çıkıyor;dergiler 7lira,10 lira bu pahalılıkla okunma oranları tabi düşük olur.bir kere bu halka ''paran varsa oku'' demektir.hadi ben alabiliyorum ya okumak isteyip de alamayanlar...sanki memleketimizin her yerinde kütüphaneler de var.

bu toplum okumuyorsa burda devletin de eksikliği vardır.toplumumuzdaki eksikliği söylemiyorum zaten....

sonunda......

iki gündür yeni kayıt yayınlamak için uğraşıyorum ama kayıt bölümü açılmıyodu.ama zafer benim oldu...:)

26 Eylül 2009 Cumartesi

tarihin arka odası 2...

*bu akşam programda osmanlı hanedanından orhan osmanoğlu(abdülhamidin 5. kuşak torunu) ve onun oğlu yavuz selim osmanoğlu var.dedelerinin yaşadıklarını ve 1924 sonrası(sürgünün başlangıcı) hanedanın çektiği sıkıntıları anlatıyor.bende hanedanın hak etmediği acıları çektiğine inanıyorum.hanedan 1974 ten beri ülkeye girebiliyor.ticaret ile geçimlerini sağlıyorlar.
**pelin batu dönmüş.nerdeydin be kızım senin o kesik kesik konuşmanı özledik...

25 Eylül 2009 Cuma

ben severim şiirleri...

BİR GÜNÜN SONUNDA ARZÛ

Yorgun gözümün halkalarında
Güller gibi fecr oldu nümâyân,
Güller gibi... sonsuz, iri güller
Güller ki kamıştan daha nâlân;
Gün doğdu yazık arkalarında!

Altın kulelerden yine kuşlar
Tekrârını ömrün eder i'lân.
Kuşlar mıdır onlar ki her akşam
Âlemlerimizden sefer eyler?

Akşam, yine akşam, yine akşam
Bir sırma kemerdir suya baksam;
Üstümde semâ kavs-i mutalsam!

Akşam, yine akşam, yine akşam
Göllerde bu dem bir kamış olsam!

Ahmet HAŞİM

bir şafaktan bir şafağa....

ömer zülfü livanelinin sesi pek beğenilmez ama nedense ben beğenirim.beğendiğim bu besteyi sizlerinde livanelinin sesinden dinlemenizi istedim.iyi dinlemeler...

tebrik ediyorum sizi bayanlar!...

sınavdayken telefon geldi demiştim.aynı dersaneden sınıf arkadaşlarım sınavdan çıkıp,bizim gittiğimiz dersaneye ders programına bakmaya gitmişler.ama dersanenin kapanış saatinde gitmişer ve onlar sınıfta programa bakarken,hademe dersaneyi kapatmış.bunlar aşağıdaki demir kapının kilitli olduğunu görünce beni aramışlar.
bende hemen kendi dersaneme geçtim arkadaşlarla beraber,bizim kızlar çok korkmuştu.sonra dersanenin altında bulunan şovruma(okunuşlarını yazıcam hep) gidip ordaki abiye dersanenin bir yetkilisinin numarasının olup olmadığını sordum.abi müdürü aradı ve beş dakika sonra hademe geldi kapıyı açtı.sonra doğruca duraklara ve evdeyim az önce yemeğimi yedim.şimdi de çay içeyim bari(demir tuttuğunu biliyorum çayın)...
kızlara bir teşekkürü de borç biliyorum,unutamayacağım bir akşam yaşattıkları için...

yılın nasıl geçeceği belli oldu gibi...

*malum dün okullar açıldı.bugün ikinci gün dolayısıyla neredeyse yedi dersin, yedisinde de soru çözdük.sanırsam bu yıl böyle geçicek...

**okuldan çıktıktan sonra öğretmenimizn bir dersanede hazırladığı sınava gittik.iyi geçti sınav ama boşlarıma dönemedim.telefon geldi çıkmam gerekti.ama iyi olucak başarıcam bu işi ben...

24 Eylül 2009 Perşembe

bu ilk günlerin sonuncusu olucak...

okul açıldı artık son kez ilk gün sendromlarına tanık oldum diyebiliriz.okulların açılması beni pek ilgilendirmiyor aslında.çünkü bendeniz bugünden çok geleceği düşünen bir şahısım aynı zamanda son yıl olması da ilgimizi direk sınava çeviriyor.
okulda değişen birşey var mı diyecek olursanız,yeni talebeler gelmiş doğal olarak ve yeni muallimler...
herkese bu eğitim öğretim yılında başarılar....

23 Eylül 2009 Çarşamba

teknoloji özürlü olmanın getirdikleri...

bilgisayar denilen aleti kullanırken pek zorlanırım.birşeyi yapmak için boncuk boncuk terlerim ama yine de istediğim tam olmaz.blog resmim ve imzam izlediğim bloglarda farklı görünüyor.nedenini bende anlamadım.teknolojiyle aram böyle giderse iyi olmıcak hiç.ama zaten ben olsada olur olmasada olur dediğim için pek sorun değil....

içimdeki çocuk....

geçen gün dayımın iki yaşındaki oğluyla beraber çizgi film seyrettik.tom ve jerry ile casper.ikimizde gülerken birbirimize baktık ve ne kadar büyüsemde içimdeki çocuğun olduğu gibi durduğunu fark ediyorum.en çok da o ufaklıkla birlikteyken(ufaklıkla heralde ilişkimiz dayımla benim aramdaki ilişkiye benzicek...).
o çevremdekilerin gördüğü olgun gencin içinde de bir çocuk var...

geleceğe dair...

bir atım olsun isterim.en zor zamanlarımda beraber olacağım .uçsuz bucaksız çayırlarda koşturabileceğim.sert ve sıcak nefeslerini duyabileceğim bir at.
bir yatım olucak ya da ufak bir tekne kendimi yanlız hissettiğim zamanlarda alıp başımı gidebileceğim.açcuz bucaksız mavilikte huzuru arayabileceğim bir tekne.
bisikletsiz olmaz.mutlu anımda şehrin sokaklarında gezebileceğim.çevredeki insanlara gülücük saçabileceğim bir bisiklet.
en önemlisi beraber bir hayat sürebileceğim bir sevdiğim olsun isterim.
gelecek bu güzelliklerin hepsini beraberinde getirecek.:)

22 Eylül 2009 Salı

yarın bekle blog...

yarın seninle epey dertleşicez blog, görüşürüz yarın....*

*anlatım bozukluğu yapmak ve devrik cümle kurmak benim sevdiğim bir özelliğimdir...

şarkımıza dalalım...

bugünden itibaren şarkımızı değiştiriyoruz.yeni türkünün beğeneceğinizi düşündüğüm bir şarkısı maskeli balo...iyi dinlemeler...

kıvırcık saçlarıma,ak düşmüş uçlarına

cuma günü saçımı kestirmeye gittim malum bayram ve okul öncesi ama kesilip yere düşen lüle parçaları görünce içim acıdı.uzattığım o saçlar bir çırpıda kesiliverdi.
ama ahdım var,üniveristeye gidince saçımı uzatıcam karışan yok nede olsa.:(

18 Eylül 2009 Cuma

egede dostluk kazansın...

egenin sıcak kanlı toplumları aynı iklimin aynı coğrafyanın farklı iki toplumu..aslında sadece dilleri farklı müzikleri,yemekleri,acıları,uğraşları herşeyleri aynı olan bu toplumlar helen medeniyetinin izlerini yansıtmalı,hümanizmin simgesi olamalı.
yunanistan-türkiye maçında dostluk kazanır inşallah.insanlığın ve toplumların büyük bir açlığı var barış ve kardeşlik...

17 Eylül 2009 Perşembe

rahat dur merkür...

merkürün konumunda bir değişiklik oluyormuş da bu iletişim donanımlarında sorun oluşturabilirmiş...(dedikodu gazetesi)

16 Eylül 2009 Çarşamba

asık suratlar:(

sabah uyanınca duşunu alıp keyifli bir şekilde evden çıkıp durağa gidiyorsun.güleryüzünle çevrendeki insanlara günaydın deme isteği var içinde ama insanların suratlarından düşen bin parça ve ters bakışlar korkutuyor seni.aynı tebessüm ve istekle otobüse biniyorsun ama burda da asık suratlı insanlar ve söylemek istediğin günaydın kelimesini yutuyorsun.sonra sende onlara uyup suratını asıyorsun ve bir sonraki duraktan binen insan için sende bir asık suratlısın.
keşke gülebilsek her zaman hayata olumlu yönleriyle bakabilsek toplumumuz daha da gelişecektir...
sabahları selam verebileceğim güler yüzlü insanlar görmek istiyorum....

toplu taşınmadaki sıkıntılar...

sabah sabah kimse otobüse binmek istemez ama binmek zorunda kalıyoruz.otobüse ilk zoraki bir tebessümle biniyorsun,aksi bir şoför hadi neyse diyip arkaya ilerliyorsun.otobüs iyice dolmaya başlıyor ve teyzenin biri seni ite ite yerinden ediyor yani bir sabır sınavındasın.arkadan biri çantanı sırtından indirsene diyor hiç takmadan devam ediyorsun.sonra yanında muhafazakar bir bayan varsa elini onun koyduğu bölgeye koyunca elini çekiyor ya da uzaklaşıyor,bir erkeğin yanına oturmuyor(namahremler,bu kadar rahatsızsanız bence başka yollarla ulaşımı tercih edin).tamam şimdi yolculuk biticek diyorsunuz,araba durağa yanaşıyor birden herkes aceleyle ayağa kalkıyor biri sağdan biri soldan itiyor,arkadaki müsade et diyor bunun üzerine sabah sabah dinç bir kafayla dersaneye varıp matematik dersi işliyorsun.inanın burdan edindiğiniz yorgunluk ve aldığınız negatif enerji gün içinde sizi olumsuz yönde etkiliyor...

14 Eylül 2009 Pazartesi

sözde sanatı bulalım mı?...

ey benim sarı tanburum
sen ne için inilersin
içim oyuk,derdim büyük
onun için inilerim..

haydi kolay gelsin,çok kolay aslında...

13 Eylül 2009 Pazar

ben üzerine...1

bakamam giden geminin ardından;
atamam kendimi denize, dünya güzel,
serde erkeklik var,ağlıyamam.
orhan veli

zor şeydir insanın kendini anlatması.anlatabilmesi için kendini tanıması gerekeir çünkü insanın.

umutuyum herşeye rağmen,seviyorum hayatı kin beslemem kimseye,sevmediğim insanlarla konuşmam pek,olgun tavırlar sergilerim ama içimdeki çocuk her daim canlı,kızarım çabuk ama değer verdiğimdendir,sabır sorunu yaşarım,geleceğe bakarım her zaman gelecek gelecek...

bu şarkılar da olmasa...

murathan munganın bu güzel şiirini yeni türkünün sazı ve solistleri deryanın sesinden dinleminizi istedim.beğeniceğinizi düşünüyorum,iyi dinlemeler...

yemek bahane amaç beraber olmak....

bu yıl malumunuz son senemiz lisede.iki hafta önce arkadaşa bir iftar yapalım son senemiz bir araya geliriz dedim.tamam yapalım dedi.ayarlamışlar ama 30 kişilik sınıftan sadece 8 kişiydik ama güzeldi.yedik,içtik ,sohbet ettik,serkanın gülme krizlerini seyrettik.seviyorum arkadaşlarımı,hepsine teşekkür ediyorum..........
güldürdün beni amca.... geçen gün sevdiğim bir komşumun kapısında oturyoruz.amcalar memleket meseleleri konuşuyor(bende dahil oluyorum yer yer).pek tanımadığım bir amca birden söz aldı
-ben garar verding bu ülkge bölüngcekg
-(kürt kökenli başka bir amca)yapma allah aşkına kim bölücek bu ülkeyi
-bölüngeceng diong
-kim kürtler mi bölücek?
-hayır ermeniler bölceng,ermeni devleti kurulcang,ermenistang bölcenk yani
-(ben)olmadı be amca kürtler bölcek,ermeniler bölcek...kimsenin böldüğü yok siz böyle konuşunca bu ülke geriliyor.daha geçinemeyen ermeniler mi bölücek ya da kürtler anadolunun zenginliklerinden vazgeçip mi bölücek yapmayın lütfen...
-hadi öle olsung amma bölüngürse ben sengden sorarın hesabını
-gülüşme

amca be sende kapıldın ya bu senaryolara...

dünyanın en tuhaf mahluku....

Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim, serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!

Nazım Hikmet RAN

benim yurdum insanı senin durumunda bu işte.üzülüyor insan ama anlatamıyor kendini,anlamak istemiyorsun çünkü....

çocuklar gibi şenim....

nedenini bilmem ama yağmur yağdığında içimi hep bir sevinç kaplar.huzur bulurum kendimce....

12 Eylül 2009 Cumartesi

ağlarım haline yurdum insanı..

İstanbulu sel almış ve bu selin nedeni insanoğlunun doğayla oyunu ama adam çıkımış kimseyi suçlamyın siyasi malzeme yapmayın allahtan geldi diyor.siz krizide allaha bağlıcaksınız yakında...
İstanbulu piç ettik resmen yazık şehre bu şehir ne sağ ne de sol hiçbir kesim tarafından gerektiği değeri görememiş.öldürüyorlar yahya kemalin istanbulunu yazık çok yazık....

tarihin arka odası........

murat bardakçının bu ukala tavırları beni öldürüyor.erhanın o gün boyu aynı pozisyonda olması beni sıkıyor.pelin yok ayrıldı mı programdan,konuşurken çok kesiliyordu belki o yüzden ayrılmıştır(murat bardakçı kesmezse bile kendisi kesik kesik konuşuyor).:)
ama yinede seviyorum bu programı,cidden bu program okullarda öğretilen tarihin yanlışlarını da ortaya seriyor.

gün eksilmesin pencerenizden

Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.

Ve gönül Tanrısına der ki:
- Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!

Cahit Sıtkı TARANCI

geleceğe dair umut beslemeliyiz,şartlar ne olursa olsun o içimizde canlılığını korumalı.umutlarımızdır aslında günümüzü aydınlatan..........

bilmiş çocuk...

Şu darbeler yok mudur?Acıdan başka birşey getirmez halklara,özgür düşüncelere ket vurulmasına neden olur.Bugün birde beşiktaş galatasaraya yenildi ya daha kötü ne olabilir ki.Ama bugünden itibaren iyi bir bloğun açılış sayfası olarak akılda kalıcak...

merhaba

12 eylülün yıldönümünde özgür bir düşünce platformu oluşturmak istedim.Aslında bu tarihi bekledim.Burada beni her konuda yazarken görebilirsiniz,sakın şaşırmayın....İyi bir başlangıç değil ama hepinize merhaba....